بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Tevhîd

Tevhîd;  insan iradesiyle Allah Teâlâ'ya boyun eğer, Rabb olmaklığını kabul eder veya etmez. Ayrıca (insana) akıl da verdi. Azmayı verdi. Yazma ve her sanatın kabiliyetini verdi. Azması = işi prog­ramlaması, karar vermesiyle Allah kendisine yaratır, demek olur. Buna Tevhîd denilir. Yani Tevhîd, “Her şeyi Allah yarattı.” diye tasdik ve hükmetmektir. [27/s.20]

Tevhîd = ikincisi olmayan ve aded içerisine girmeyen âlemlerin yaratıcısının Bir Tek olduğuna inanma(k) =  اَللّٰهُ اَحَدٌ «Allah Tek Bir'dir» kaziyesinin doğruluğuna hüküm etme(k).. [27/s.90]

Tevhîd: Bilgi üzere “Ulûhiyetin” –yani tapılmanın–, “Rubûbiyetin” –yani icâdıyla eşyayı yokluktan varlık sahasına çıkarmanın, varlık sahasına çıkarttığı âlemi imdâdıyla yeşertmenin, yaşatmanın, tedbir etmenin, tasarruf etmenin–, “Mâlikiyetin” –yani sahib olduğu mülkünde hükmünün geçerli olmasının– ve “Hâkimiyetin” –yani isteğine göre hükmünü icra etmenin– sadece Allah Teâlâ'ya tahsis edil­mesi, mâsivânın vücudunun nefyedilmesi, Zât-ı Pâk-ı Ehadiyye'yi Birleyerek vücudun Zât-ı Şe­rîfi'ne tahsis edilmesi, isim ve sıfatlarının öğrenilmesi ve kalbi tasdik şartıyla dille لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اَللّٰهُ “Lâ ilâhe illallah” diyerek nübüvvet ve risâletle şereflenen Muhammed'in tasdik edilmesidir.” diye tarif ettiler. [12/s.60]

Lüğatte Tevhid, bir şeyin bir olmaklığı ile vasıflanmasını bilmektir. 
Şeriate göre Tevhid, Ma'bud olan Allah Teala'nın, gerek Zat'ında, gerek Sıfat'ında, gerekse fiilinde Birtek olmaklığına içtenlikle inanarak hüküm etmektir; ve bu hükümle Kendisi'ni, ibadetle dahi bilfiil tekleştirmektir; diğer ifadeyle Kendisi'ni ibadete tahsis etmektir.
İş böyle olunca, ortada Zatı'na benzer asla bir zat yoktur. Çünkü vakıa mutabık olarak da, farazi olarak da, vehmi olarak da, bilfiil olarak da Zat-ı Akdes Teala'nın Zat-ı Şerifi de, sıfatları da, bölünmeyi kabul etmez ve sıfatları gayrin sıfatlarına benzemez; bir cinste olan sıfatında, mesela iki kudret gibi, iki ilim gibi aded kabul etmez; fiilinde = işinde = yapmaklığında dahi ortağı kabul etmez. Zira hakikatte yaratmak olarak ğayrisine fiil yoktur. Doğrusu Kendisi'nden başka hakiki fail yoktur. Şayed bir fiil ğayrine nisbet edilirse, kesb yani vasıf cihetiyle nisbet edilir. Yani Zat-ı Akdes Teala'ya karşı gelip fiilini yahud icadını yahud imdadını engelleyecek yahud karşı gelmeksizin Kendisi'yle rekabet edecek benzeri olmadığından Birtek olmaklığıyla vasıflanır, ve bu itibarla şeriki yoktur, demektir. (28/s.332)