بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Vuslat

Allah Teala Zülcelal Hazretleri’nin isimlerinden bir ismini vazife edinerek zikretmeye devam eden kimseyle anmış olduğu isim arasında, Rabb’inin inayetiyle bir münasebet hasıl olur, meydana gelir.
Kulun meşğuliyeti, itikadı ve kabiliyeti nisbetinde, kulun ruhu ile meşğul olduğu isim arasında bir münasebet meydana gelir. Bu münasebet keml buldukça da isim sahibi olan Allah Teala ile kulu arasında ikinci bir münasebet meydana gelir.
Kulun itikadı, meşğuliyeti, şer-i şerifi ihya etmesi nisbetinde bu ikinci münasebet = nisbet = huzur = zikredilen Zat’ın nurlarının zuhuru keml bulur. İlk müşahede de kıvılcım iken kocaman bir yıldıza, ondan da güneş gibi daha parlamaya dönüşerek münasebetler meydana gelir ki ……………….. “Ve yer Rabb’inin nurlarıyla aydınlanır…” (Ez-zümmer Suresi ayet 69) mealindeki ayet-i kerimede o münasebetlere işaret edilmiştir.
Nurların tecellileri kuvvet buldukça Arif-u Billah = Allah Teala’nın kemal sıfatlarını bilen, anmış olduğu isim sahibinin cud-u keremiyle, rahmet ve bağışlarıyla şerefyap olur. Ve bu sayede müşahedelere engel olan kirler, kuldan tamamen silinir, kalbi, ruhu ve aklı temizlenir, cam gibi saflaşır, bu itibarla kudsi olan aleme latifeleri yükselir. Artık o zaman Hak Teala Celle ve A’la Hazretleri, kulun inandığı ve zikrettiği, sevabını umduğu isminin mertebesinden kuluna kabiliyet ihsan eder, feyz insan eder, Rububiyyet sırlarını bildirir.

Bu bildirişle kul, masivanın hakikatine muttali olur, ğafleti uyanıklığa, cehaleti mağfirete dönüşür. Bu dönüşle kul Arif-u Billah, veliyullah, vasıl-ı illallah zümresine girmiş, şirk, nifak, gösteriş, kibirlilik gibi kalbi ve batıni kirlerden temizlenmiş olur. İşte bu temizlenmeye vuslat denilmektedir.(20/s.61)