En-Nahl 115
-"Ancak O size ölüyü (şer'î olarak boğazlanmaksızın ölen murdar hayvanı), kanı, domuzu, bir de başkası için boğazlananı kat'iyetle haram kılmıştır.." (En-Nahl 115] buyrulmuştur. [7/s.211]
Ayetin işaret ettiği haramlığın nedeni şöyledir:
El-İslam vetTibb-ul-Hadis adlı eserde beyan olduğu gibi boğazlanmaksızın ölen hayvan eğer hastalıktan ölmüş ise ondaki hastalığın insana sirayet etmesinde şübhe yoktur. Nitekim çoğu zamanda sirayet eder. Yok eğer o ölü hayvan zehirli bir ot yiyip de ölmüşse, bu takdirde murdarın eti kâtil bir zehirdir. Şayet ihtiyarlıktan dolayı ölmüşse, midede hazmedilmesinin zorluğu şöyle dursun, ayrıca bağırsakları da tahrib eder. Hayır tedrîcî bir hastalıktan ölmüşse, ondaki kaçak hastalık bir cemiyeti bile öldürebilir. Her nasıl olursa olsun, şer'an haram olduğu gibi aklen de ilmen de, boğazlanmaksızın ölen bir hayvanın zararı muhakkaktır.[7/s.211]
Kan ise her ne kadar boğazlanan hayvandan yani eti yenen hayvandan olsa bile selim akıl ve müstakim tabiat onu içmekten nefret eder Bir de kanın içindeki birçok mikroplar insana da geçebilir. Her nasıl olursa olsun, onda dokuz zehirli olması muhtemeldir. Ancak iki ölü ve iki kan müstesnadır ki
"İki ölü bize helal olmuştur: Balık ve çekirge. İki kan bize helal olmuştur: Karaciğer ve dalak." mealindeki hadis-i şerifte tasrih olunmuştur. Tabiî ki deniz hayvanları bu meselenin dışındadır; onlar helaldir.[7/s.211]
Domuzun haramlığının hikmetleri çoktur. İnsana bulaşıcı kırktan fazla hastalıkları vardır. Bunların en ehveni rûhî olarak kıskançlık hasletini yok eder, bedeni olarak da erkekliği yok eder. Tıbben de tesbit olmuştur ki etinin ve kanının içinde olan bir kurttan beş yüz tohumcuktan fazla mikrobu üretir. Eğer haramlığına hiçbir delil olmasaydı bile bu üçü kâfi gelirdi. Ne lazım ki, domuzun haramlığında ayetin mücerred yasaklık sikkesi kâfidir. Binaenaleyh müslümanların ondan sakınmaları farzdır.[7/s.211]
"Hamrdan sakının, zira o her şerrin anahtarıdır." mealindeki hadis-i şerif, bize sekir verici her şeyin en azının en büyük şerrin anahtarı olduğunu beyan etmektedir. Sun'î alkoller sekir vermezse bile, dimağın müdrikesini, bedenin irade kuvvetlerini tahrib eder. Bir de kanı tabiati dışında hızlandırmak sûretiyle damarlarda tahribat yapar. Yüzde iki ihtimalle ilac zannedilen müskiratın, yüzde doksan sekiz zararları da tıbben tesbit olunmaktadır.
Bugün müsteşrikler bile İslam dininin haram kıldığı şeylerin zararlarının farkına varmaktadırlar. Kitâb-u Usûl-uş-Şerâi' adlı eserin müellifi Bentham diyor ki:
Muhammed'in dîni sekir veren umum meşrubatları yasaklamıştır. Onun bunları yasaklaması en büyük hukukçuluk ve insanlıktır.
İşte bu inkar edilemez bir noktadadır. Zira nebiz gibi müskiratlar, şimal iklimlerdeki insanları ebleh, cenub iklimlerdekileri de bayağı deli kılmıştır. İnsan üzerinde bu âfatın hukuk ve insanlık olarak yasaklanması şarttır. Görülmez mi, en âlimi en cahil kılar, en zengini en fakir kılar, en sihhatliyi hasta kılar. Hele ehli ilmin de buna tenezzül etmeleri korkunçtur.[7/s.211]