1. Karar vermenin gerçek gücünü unutmayın.
2.Herhangi bir şeyi başarmanın en zor adımı, adanmak, gerçek bir karar vermektir, bunu unutmayın.
En başarılı insanlar kararlarını çabucak verebilmektedirler, çünkü değer sistemleri kafalarında nettir ve hayatlarında ne istediklerini bilirler.
3.Sık sık kararlar verin
4.Kararlarınızdan ders alın
5.Kararlarınıza bağlı kalın, ama yaklaşımlarınızda esnek olun
6. Kararlar vermekten zevk alın
Kaderinizi saptayan şeyin şartlar değil, sizin kararlarınız olduğunu bilin.
------------------------------ --------------------
Sizi şu anda bile kontrol etmekte olan, ömrünüzün sonuna kadar da kontrol edecek olan güçlü duygular nedir? ACI ve ZEVK! Siz ve ben, yaptığımız her şeyi, ya acıdan kurtulma ihtiyacımızdan ötürü, ya da zevke kavuşma arzumuzdan ötürü yaparız.
Acı ve zevk güçlerini anlamak ve onları kullanmak, kendimiz ve sevdiklerimiz için istediğiniz değişiklikleri kalıcı biçimde yapmanızı sağlayacaktır.
Yapmanız gerektiğini bildiğiniz bazı şeyleri neden yapmıyorsunuz?
Herşeyi ertelemek aslında nedir?
Yapmanız gerektiğini bildiğiniz bir şeyi, yine de yapmamaktır. Neden peki?
Cevabı basit: Benliğinizin bir düzeyinde, şimdi eyleme geçmenin, ertelemekten daha fazla acı vereceğini biliyorsunuz.
Bütün bu eylemlerin size yararı olacağını, hayatınıza kesinlikle zevk getirebileceğini bildiğiniz halde, eyleme geçmeyi başaramıyorsunuz, çünkü o an için gerekeni yapmaya daha çok acı bağlıyor, fırsatı kaçırmaya daha az acı bağlıyorsunuz
Başarının sırrı, acıyla zevkin sizi kullanmasına izin vermektense, acıyla zevki kendiniz kullanmayı öğrenmektir. Bunu yaparsanız, hayatınızın kontrolünü elinize alırsınız. Yapmazsanız, hayat sizi kontrol eder.
Eğer zararlı bir ilişki içine girmişseniz ve sonunda gücünüzü kullanmaya karar vermişseniz, eyleme geçip hayatınızı değiştirecekseniz, besbelli artık dayanmak istemediğiniz bir acı düzeyine vardığınız içindir. İşte acının dostumuz olduğu o sihirli an, bizi yeni eylemlere geçip yeni sonuçlar üretmeye iter.
Neyi acıya, neyi zevke bağladığınız sizin kaderinizi biçimlendirir
Eğer herhangi bir davranışı ya da duygusal oluşumu büyük acılarla bağdaştırırsak, ne pahasına olursa olsun o davranıştan kaçınıyoruz. Bunu kullanarak acı ve zevk gücünü istediğimiz gibi kullanabilir, hayatımızda neyi istiyorsak değiştirebiliriz.
Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.
Gerçek şu ki, biz zihinlerimizi, vücutlarımızı ve duygularımızı şartlandırabilir, acıyı ve zevki neye istiyorsak ona bağlayabiliriz. Acıyı ve zevki neye bağladığımızı değiştirerek, davranışlarımızı da bir anda değiştirebiliriz.
Yapmamak istediğimiz davranışlara acıyı öyle yoğun bir dozda bağlamalıyız ki, bir daha o davranışları düşünmek bile istemeyelim.
Değerli bir şeyi istediğiniz zaman, kısa dönemli acıları yarıp, uzun dönemli zevkleri o yolla elde etmeniz gerekmektedir.
------------------------ --------------------------
Bizi biçimlendiren, hayatımızdaki olaylar değil, o olayların ne anlama geldiğine inandığımızdır.
Sorun hiçbir zaman çevrede değil, hayatımızdaki olaylarda da değil, sorun, bizim o olaylara verdiğimiz anlamlarda. Bizim onları nasıl yorumladığımızda.
Bugün kim olduğumuzu ve yarın kim olacağımızı biçimlediren bu. Neşeli katkılarla dolu bir ömürle, acılar ve mutsuzluklarla dolu bir ömür arasındaki farkı yapan, bizim inançlarımızdır.
İnançlarımız hangi amaçla tasarlanmıştır? Onlar bize neyin acıya, neyin zevke yol açacağını söyleyen rehber güçtür. Hayatımızda herhangi bir şey olduğu zaman, beyniniz size iki soru sorar :
1.Bu acı mı, yoksa zek mi?
2.Şimdi ben acıdan kaçmak ya da zevke ulaşmak için ne yapmalıyım? Bu iki sorunun cevapları bizim inançlarımız bağlıdır. İnançlarımız da, neyin acıya ya da zevke yol açacağına ilişkin öğrenmiş olduğumuz genellemeler tarafından güdülmektedir. Bu genellemeler bizim tüm eylemlerimizi güder, dolayısıyla hayatımızın yönünü ve kalitesini de onlar oluşturur.
Çoğu inançlarımızın geçmişimizle ilgili genellemeler olduğu, acı ya da zevkli tecrübemizi yorumlayış biçimimize dayandığıdır.
İnançlar ilaçların vücuttaki etkisini bile alt etme kapasitesine sahiptir.
Hastalıkla o hastalığın tedavisi konusundaki inançlarımız tedavi kadar, hatta belki tedaviden de güçlü bir rol oynamaktadır.
Sahip olduğumuz bir sınırlayıcı inançta bir tek değişiklik yapmakla hayatımızın her yönünü bir anda değiştirebiliriz
İnançlarımızı bir kere kabul ettiğimiz zaman, bunlar sinir sistemimize tartışılmaz emirler biçiminde iletilir, bugünkü ve gelecekteki imkanlarımızı genişletme ya da yok etme gücüne sahip olurlar.
Eğer hayatımızı kontrol etmek istiyorsak inançlarımızın komutasını elimize almamız gerekir.
İnançlar, bir şeyin konusunda emin olma duygusudur.
Eğer güçlü inançların getirdiği o sarsılmaz emin olma duygusunu geliştirebilirseniz, o zaman kendinize hemen her şeyi yaptırabilir, hatta başka insanların imkansız dediği şeyleri bile gerçekleştirebilirsiniz.
----------------------
Bir insanın hayatında, üstesinden gelmesi şart olan en büyük zorluklardan biri de, “başarısızlıkları” nasıl yorumlayacağını bilmektir.
Hayatımızın biçimlenmesine her şeyden çok etki yapacak olan, karşımıza çıkan muhalefetle ve zorluklarla başa çıkma biçimimizdir.
İnsanlar bir alanda yeterince başarısızlık biriktirdikleri zaman çabalarını yararsız görmeye başlarlar, öğrenilmiş çaresizliğin getirdiği kalıcı bir cesaret kaybına sürüklenirler.
Çaresi;
Başarılı insanlar sorunları ya pek seyrek olarak kalıcı görürler, yada hiçbir zaman kalıcı görmezler. Başarısızlık kalıcı değildir.!!!!
İyimser biri hiçbir zaman sorunu kapsamlı görmez, yani bir tek sorunun tüm hayatını kontrol ettiğine inanmazlar. Başarısızlık sınırlıdır!!!!
Eğer bir başarısızlığı, yaklaşımımızı değiştirmek için bir dürtü olarak görmüyor da, kendimizle ilgili bir problem olarak görüyorsak, bu baskının altında çabucak eziliriz Sorunları kişisel kusur saymaktan uzak durun!!!!!