بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

HADİS:40_Muhabbetullah

Şübhesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın, hem Zâtı'nın kemâlâtı ve güzelliği sebebiyle, hem de îcad ve imdad hatlarından Rubûbiye­ti'nin cömerdliği sebebiyle sıfır yokluktan var ettiği mahlukuna türlü nimetleri ulaştırdığı için irâdî olarak sevilmesi, hem şer'an hem de aklen farz kılınmıştır. Bundan böyle hadîs-i şe­rîfte:

اَحِبُّوا اللّٰهَ لِمَا يَغْذُوكُمْ بِهِ مِنْ نِعَمِهِ وَاَحِبُّونِى لِحُبِّ اللّٰهِ وَاَحِبُّوا اَهْلَ بَيْتِى لِحُبِّى

“Nimetleriyle sizi rızklan­dırdığı için Allah'ı sevin; Allah Beni sevdiği için Beni sevin; Ben de ehli beytimi sevdiğim için ehli beytimi sevin.”
diye emredilmiştir.
Yani şa­yed Zâtı'nın kemâl ve Cemâli'nden = güzelliğinden dolayı Allah Teâlâ'yı sevmezseniz, bârî hiç değilse cömerdliğiyle sizi sıfır yokluktan var ettiği ve kudretinin imdadıyla yeşerttiği, yaşattığı, rızklandırdığı için O'nu sevin, Kendisi'ne ibadet edin.

Bu itibarla İmam Ebû Ali el-Cûzecânî ra­himehullâhu Teâlâ: “Tevhîdin akdi: Havf = Allah'tan korkmak, reca' = rahmetini ummak, muhabbet = sevgi olmak üzere üç şeyle gerçekleşir.

Havf = korkunun çoğalması, günahın çoğalması sebebiyle mürid kulunun, وَعِيد vaîde yani azabla tehdîde, görür gibi inanmasından kaynaklanmaktadır.

Reca' = rahmetini ummanın çoğalması, mü­rid kulunun, kazanmış olduğu hayrın karşılığının verilmesi va'dine = sözüne, almış gibi inan­masından kaynaklanmaktadır.

Muhabbet = sevginin çoğalması, mürid kulunun, minneti görmek için çok zikir yapmasından kaynaklanmaktadır.

Bu sebeble Allah Teâlâ'nın azabından korkan, rahmetini uman mürid kul, her şeyden kaçıp Allah Teâlâ'ya sığınmakta aslâ yorgunluk hissetmez.

Allah'ın rahmetini uman mürid kul, Rabb'inin duasına icâbet etmesine inanması sebebiyle aslâ dua ve dilekten bıkkınlık duymaz.

Allah'ı seven mürid kul, sevgilisinin ismini söylemekten vazgeçmez.

Korkunun parlak bir ateşi vardır. Recânın nûrânî bir ışığı vardır. Sevgi ise nurları bir araya getiren nurdur.” demektedir.