بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Beni Bana Bildir

Beni bana bildir, Ben neyim? Nerden Geliyorum? Nereye Gidiyorum? Ne Yapmalıyım?

"Sen topraktan hülasalaştırılmış bir kan pıhtısından bir çömlek, bir de ulvi bir ruhtan ibaret bir insansın.
Bir Fadır-ı Hakîm Celle Celaluhu tarafından yaratılmış bir insansın. Aslî vatanından ayrılan bir keklik, şu anda çömlek kafesi içerisinde hapsolmuş bir insansın. Bu kafes içinde kalman muvakkat. El Bâsıt, El Bâri', El Hâlık sıfatlarıyla seni yaratan ve bu kafese hapseden Allah Teâla vakti gelince seni kafesten çıkarır, Huzuru'na davet eder. Sen de Huzuru'na gidersin. Şu dünya hayatında yap dediğini yapsan, yapma dediğini terk etsen maksadına ulaşır, kafesten çıktıktan sonra da geldiğin yaylaya gidersin."

Doğrusu Rabb'imin emriyle ve iradesiyle en güzel bir yayladan sevk edilmiş bir güvercin gibi ruhum bu cismani heykelde ikamet etmektedir. Halen dar-ı dünyada vazifeli bir asker ve memurum. Ahlaken kendimi fenalıklardan temizlemek mükellefiyetindeyim. Sonra miad tamam olunca ruhumun içinde bulunduğu kafes, darmadağınık olur; asli olan toprağa dönüşecektir. Keklik gibi olan ruhum ise ölmez, ebedi bir varlıktır. Bedenim çömlek gibi yıkılıp dağıldıktan sonra, zerreler, gezegenler de bedenim gibi yıkılacak sonra var olacak; işte o kıyamet. Bedenimin yıkılması küçük, maddelerin tümünün yok olması da büyük kıyamet.  Bu oluştan sonra, tekrar Allah Teala yeni bir oluşla alemi yaratacak; bu arada dağılmış cesedimin cüzleri de tekrar bina olacaktır. Yine keklik gibi olan ruhum aynı kafesin içine girecektir.Şimdi imtihan günü ve hesap.  Bu hesapta ruhum saîd ise cennetle dil şâd.. Şakî ise vay halime!. Ey Uluların Ulu'su, Ey Rahman ve Rahim ismiyle tecelli eden Allah'ım!.. Sen'den San'a sığınırım. Beni de Hazreti Ahmed aleyhissalatu vesselam'ın ümmetinden sevdiklerinin topuğuyla şereflenmiş, dostlarının eteğine yapışmış zümreye ilhak buyur.. Anamı babamı ve tüm dostlarımı da....

Hülasa, bundan sonra söyleyeceğim tüm sözlerim, özümdür... Herkesin de öyledir.

O hakim olan Hazret'ten öğrendiğim ahlakı, terbiye ve adabı hatırımda zabtettim. Kırk iki yaşıma varınca, teker teker gözden geçirdim. Kelam,fıkıh, ahlak ve tasavvuf ilimlerinde yazılan kitablara müracaat ettim.

Ayet ve hadislerle özümde yerleşmiş sözlerime delil getirdim...

Umulur ki, gençliğimde çatallanmış aklımın görüşüne ve nefsimin tuzağına düşen bir genç içini dinler de bu sorulara sözümden cevab bulur; yolunu görür ve gördüğü yolda yürür. Tüm ümidim bu...