Tesbihattan Sonra Yapılan Seçme DUALAR
TESBÎHTEN SONRA YAPILAN SEÇME DUALAR
سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ الاَعْلَى الْوَهَّابِ “Subhâne Rabbiy-el-Aliyy-il-A'le-l-Vehhâb.” denir;
bitiştirilerek yahud hizalandırılarak eller, göğsün üst kısmının yahud omuzların hizasına kaldırılır.
Elin açılmasında en önce:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ والسَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
“Elhamdu Lillâhi Rabb-il-âlemîne vessalâtu vesselâmu alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmaîn.” diye ve benzer hamd ve salavat okunur.
Yani: “Allah Teâlâ Zül'Celal Hazretleri'ne hamd-u senâ olsun. Rasûlü'ne, âline, ashâbına ve ardınca gidenlere salât-u selamlar olsun.” demektir.
Mesela hamddan sonra salavât-ı şerîfe vesile edinilerek:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ اَلْحَبِيبِ الْمَحْبُوبِ شَافِى الْعِلَلِ وَمُفَرِّجِ الْكُرُوبِ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ
“Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin, el-Habîb-il-Mahbûb, Şâfi-l-ıleli ve Muferric-il-kurûb ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim.” diye okunur.
Yani: “Allâhumme! Aşk ve şevkle Sen'i seven, Sen'in de Onu sevdiğin, bütün illetlerin şâfîsi, bütün dert ve kederlerin ferahlatıcısı Efendimiz Muhammed'in üzerine rahmet yağmurları yağdır. Âline, ashabına da. Ve cümlesine selam, selâmet ve eminlikler ver.” demektir.
Sonra mesela şu dualar okunur:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ وَمِنْ دَعْوَةٍ لاَ تُسْتَجَابُ لَهَا
“Allâhumme innî eûzu Bike min ilmin lâ yenfau ve min kalbin lâ yahşau ve min nefsin lâ teşbau ve min da'vetin lâ tustecâbu lehâ.”
Yani: “Allâhumme! Faide vermez ilimden, korkmaz kalbden, doymaz nefs = mideden ve ona icâbet edilmeyecek duadan San'a sığınırım.” demektir.
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَالْهَرَمِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ اَللّٰهُمَّ اٰتِ نَفْسِى تَقْوَاهَا وَزَكِّهَا اَنْتَ خَيْرُ مَنْ زَكَّاهَا اَنْتَ وَلِيُّهَا وَمَوْلاَهَا
“Allâhumme innî eûzu Bike min-el-aczi velkeseli, velcubni velbuhli, velherami ve azâb-il-kabri. Allâhumme âti nefsî takvâhâ ve zekkihâ. Ente hayru men zekkâhâ, Ente Veliyyuhâ ve Mevlâhâ.”[*]
Yani: “Allâhumme! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, aşırı ihtiyarlıktan, kabrin azabından San'a sığınırım. Allâhumme! Nefsime takvâsını ver ve onu temizle. Muhakkak Sen onu temizleyenlerin en hayrlısısın; onun Velîsi ve Mevlâsı Sen'sin Sen.” demektir.
رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْلاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ رَبِّ اجْعَلْنِى مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِى رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ رَبَّنَا اغْفِرْ لِى وَلِوَالِدَىَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِى صَغِيرًا
“Rabbenâ âtinâ fiddunyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâb-en-nâr. Rabbi-c'alnî mukîm-es-salâti ve min zürriyyetî. Rabbenâ ve tekabbel duâ'. Rabbenağfir lî ve livâlideyye ve lil'Mu'minîne yevme yekûm-ul-hisâb. Rabbi-rhamhumâ kemâ rabbeyânî sağîrâ.”
Dua olarak bu ayet-i kerîmeleri herkesin ezberlemesi gerekir; okunması çok müessirdir.
Yani: “Ey Rabb'imiz! Dünyada ve ahirette bize güzel nimetleri ver. Ve bizi ateşin azabından koru. Ey Rabb'im! Beni ve zürriyetimi dosdoğru yerli yerinde namaz kılmaya devam edenlerden kıl. Ey Rabb'imiz! Dua ve yalvarışlarımızı kabul eyle. Ey Rabb'imiz! Beni, ebeveynimi ve bütün Mü'minleri, hesab vermenin yükseldiği günde mağfiret et. Ey Rabb! Ebeveynim küçüklüğümde beni terbiye edip kemale erdirdikleri gibi Sen de onlara merhamet et, esirge.” demektir.
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا سَئَلَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا اسْتَعَاذَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَاَنْتَ الْمُسْتَعَانُ وَعَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
“Allâhumme innî es'eluke min hayri mâ seeleke minhu Nebiyyuke Muhammedun sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem, ve eûzu Bike min şerri mesteâzeke minhu Nebiyyuke Muhammedun sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem, ve Ent-el-Musteânu ve Aleyk-el-belâğu, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâh-il-Aliyy-il-Azîm.” Her şerefli makamda bu duanın okunması müstehabdır.
Yani: “Allâhumme! Gerçekte kendisi ve ümmeti için Nebîn Muhammed sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem'in Sen'den istediği faideli şeyleri ben de Sen'den isterim. Yine Nebîn Muhammed sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem'in kendisi ve ümmeti hakkında şerlerinden San'a sığındığı zararlı şeylerin şerrinden ben de San'a sığınırım. Sen'den yardım dilenilmektedir. Sen kendisinden yardım dilenilensin. Sen'
inle maksadıma ulaşmaktayım. Âli ve Azîm Allah Teâlâ'dan başkasıyla günah işlemekten, zararlı şeylerden dönüş ve taat ve ibadet yapmak gücü asla yoktur.” demektir.
يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ وَطَاعَتِكَ اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ اِيمَانًا لاَ يَرْتَدُّ وَنَعِيمًا لاَ يَنْفَدُ وَمُرَافَقَةَ نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِى اَعْلَى دَرَجَةِ الْجَنَّةِ جَنَّةِ الْخُلْدِ اَللّٰهُمَّ انْفَعْنِى بِمَا عَلَّمْتَنِى وَعَلِّمْنِى مَا يَنْفَعُنِى وَزِدْنِى عِلْمًا اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ وَاَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنْ حَالِ اَهْلِ النَّارِ
“Ya Mukallib-el-kulûb, sebbit kalbî alâ dînike ve tâatike. Allâhumme innî es'eluke îmânen lâ yerteddu ve naîmen lâ yenfedu ve murâfekate Nebiyyinâ Muhammedin sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem fî a'lâ derecet-il-cenneti cennet-il-huldi. Allâhumm-enfa'nî bimâ allemtenî ve allimnî mâ yenfaunî ve zidnî ilmen, elhamdu Lillâhi alâ kulli hâlin ve eûzu Billâhi min hâli ehl-in-nâr.” Ayrıca hak ve gerçek üzerine sebat etmek için okunması çok etkindir.
Yani: “Ey kalbleri evirip çeviren Allah! Kalbimi dînin ve tâatin üzerine sabitleştir. Allâhumme! Gerçekte ben dönüşü kabul etmez imanı, tükenmez nimetleri ve ebedî yurt olan cennetin âlî derecelerinde Nebîn Muhammed sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem'in beraberliğini Sen'den isterim. Allâhumme! Bana öğrettiğin şeylerle beni faidelendir; bana faideli şeyleri öğret; ve ilmimi çoğalt. Her halimin üzerine hamd Allah'a mahsustur. Ateş ehlinin halinden Allah'a sığınırım.” demektir.
Hamd ve salavattan sonra dilerse ağlarcasına kendi diliyle Rabb'ine yalvarır, isteklerini dile getirip Allah Teâlâ'ya arz eder. Bu, duanın âdabıdır.
Duasının sonunda:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا
“Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslîmen kesîrâ.” gibi bir salavat okur veاٰمِينَ “Âmîn.” diyerek elini yüzüne sürer.
“Âmîn”den sonra ellerini dizlerinin üstüne koyup gizli yahud cehren on kere:لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ “Lâ ilâhe İllallâh.” der; akabinde:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا وَشَفِيعِنَا مُحَمَّدٍ الَّذِى جَائَتْ لِدَعْوَتِهِ الشَّجَرُ وَنَزَلَ سُرْعَةً بِدُعَائِهِ الْمَطَرُ وَاَظَلَّتْهُ الْغَمَامَةُ مِنَ الحَرِّ وَشَبَعَ مِنْ صَاعٍ مِنْ طَعَامِهِ مِئَةٌ مِنَ الْبَشَرِ وَنَبَعَ الْمَاءُ مِنْ بَيْنِ اَصَابِعِهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ كَالْكَوْثَرِ وَسَبَّحَ فِى كَفَّيْهِ الْحَصَاةُ وَالْمَدَرُ وَاَنْطَقَ اللّٰهُ لَهُ الضَّبَّ وَالظَّبْىَ وَالذِّئْبَ وَالْجِذْعَ وَالذِّرَاعَ وَالْجَمَلَ وَالْجَبَلَ وَالْحَجَرَ وَالشَّجَرَ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَمَنْ تَبِعَهُمْ اِلَى يَوْمِ الدِّينِ وَعَلَيْنَا مَعَهُمْ اَجْمَعِينَ
“Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ ve şefîinâ Muhammedin-illezî câet li da'vetih-iş-şeceru ve nezele sür'aten bi duâih–il-metaru ve ezalleth-ul-ğamâmetu min-el-harri ve şebea min sâin min taâmihi mietun min-el-beşeri ve nebea-l-mâu min beyni esâbiıhi selâse merrâtin kelkevseri ve sebbeha fî keffeyh-il-hasâtu velmederu ve entakallâhu leh-ud-dabbe vezzabye vezzi'be velciz'a vezzirâa velcemele velcebele velhacera veşşecera ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebiahum ilâ yevm-id-dîni ve aleynâ meahum ecmaîn.” gibi bir salavât-ı şerîfeyi üç kere okur.
Yani: “Allâhumme! Efendimiz, Şefîimiz Muhammed sallâllahu aleyhi ve sellem üzerine rahmet yağmurları yağdır, selam ve selâmetler, eminlik ve bereketler ver. O öyledir ki, ağaçlar davetine icabet etti, duasıyla sür'atle yağmurlar yağdı, sıcaktan bulutlar kendisini gölgeledi, dört avuç undan yapılan ekmekten yüz kişi doydu, parmakları arasından kevser gibi üç kere su aktı, avucunda kesek ve taşlar tesbih etti, Allah Teâlâ kendisine keleri, geyiği, kurdu, üzerinde hutbe okuduğu hurma kütüğünü, Yahudinin bahşiş verdiği zehirli budu, deveyi, dağı, taşı, ağaçları konuşturdu. Böylece âline, ashâbına ve kıyamete kadar ardınca giden tâbi'lerine ve onlarla birlikte hepimizin üzerine de rahmet yağmurları yağdır, selam ve selâmetler, eminlik ve bereketler ver.” demektir.
Dilerse duasından sonra Ebû Hureyre radıyallâhu Teâlâ anhu'nun şu salavât-ı şerîfesini bir kere yahud üç kere okur:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ النَّبِىِّ اْلاُمِّىِّ وَعَلَى اٰلِ مُحَمَّدٍ وَاَزْوَاجِهِ اُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ وَذُرِّيَّتِهِ وَاَهْلِ بَيْتِهِ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَعَلَى اٰلِ اِبْرَاهِيمَ فِى الْعَالَمِينَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ النَّبِىِّ اْلاُمِّىِّ وَعَلَى اٰلِ مُحَمَّدٍ وَاَزْوَاجِهِ اُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ وَذُرِّيَّتِهِ وَاَهْلِ بَيْتِهِ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَعَلَى اٰلِ اِبْرَاهِيمَ فِى الْعَالَمِينَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ كَمَا يَلِيقُ بِعَظِيمِ شَرَفِهِ وَكَمَالِهِ وَرِضَاكَ عَنْهُ وَمَا تُحِبُّ وَتَرْضَى لَهُ دَائِمًا اَبَدًا عَدَدَ مَعْلُومَاتِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ وَرِضَا نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ اَفْضَلَ صَلاَةٍ وَاَكْمَلَهَا وَاَتَمَّهَا كُلَّمَا ذَكَرَكَ وَ ذَكَرَهُ الذَّاكِرُونَ وَغَفَلَ عَنْ ذِكْرِكَ وَذِكْرِهِ الْغَافِلُونَ وَسَلِّمْ تَسْلِيمًا كَذَالِكَ وَعَلَيْنَا مَعَهُمْ بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ
“Allâhumme salli alâ Muhammedin Abdike ve Rasûlik-en-Nebiyy-il-Ummiyyi ve alâ âli Muhammedin ve ezvâcihi ummehât-il-Mu'minîne ve zurriyyetihi ve ehli beytihi kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme fil'âlemîne inneke Hamîdun Mecîd. Ve bârik alâ Muhammedin Abdike ve Rasûlik-en-Nebiyy-il-Ummiyyi ve alâ âli Muhammedin ve ezvâcihi ummehât-il-Mu'minîne ve zurriyyetihi ve ehli beytihi kemâ bârakte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme fil'âlemîne inneke Hamîdun Mecîd, kemâ yelîku biazîmi şerefihi ve kemâlihi ve rıdâke anhu ve mâ tuhibbu ve terdâ lehu dâimen ebeden adede ma'lûmâtike ve midâde kelimâtike ve ridâ Nefsike ve zinete Arşike efdale salâtin ve ekmelehâ ve etemmehâ kullemâ zekereke ve zekereh-uz-zâkirûne ve ğafele an zikrike ve zikrih-il-ğâfilûn ve sellim teslîmen kezâlike ve aleynâ meahum. Birahmetike yâ Erham-er-Râhimîn.”
Yani: “Allâhumme! Ümmî ve Nebî olan Kulun ve Rasûlün Muhammed'in ve Muhammed'in âlinin, Mü'minlerin anneleri olan zevcelerinin, zürriyetinin, ehli beytinin üzerine ezelden ebede kadar rahmet ve eminlikleri yağdır; âlemlerin bütün hallerinde İbrahim'in ve âlinin üzerine rahmetleri tahsis ettiğin gibi. Gerçekte Sen Zâtın'ı öven, Mecd-u Kerem'le Zâtın'ı tenzih edensin. Ümmî ve Nebî olan Kulun ve Rasûlün Muhammed'in ve Muhammed'in âlinin, Mü'minlerin anneleri olan zevcelerinin, zürriyetinin, ehli beytinin üzerine ezelden ebede kadar bereketler ver; âlemlerin bütün hallerinde İbrahim'in ve âlinin üzerine bereketleri tahsis ettiğin gibi. Gerçekte Sen Zâtın'ı öven, Mecd-u Kerem'le Zâtın'ı tenzih edensin. Hazreti Muhammed'in kemâline, yüce şerefine, Sen'in Ondan razı olmana, sevdiğin ve hoşnud olduğun şeylere layık bir sûrette, bütün bu salavatları ve bereketleri, ebedî olarak, malumâtının adedince, kelimelerinin yazılmasında harcanan mürekkebince, Zâtın'ın rızasınca, Arş'ının tartısınca, en üstün, en ekmel, en tamam rahmetleri ve bereketleri berdevam kıl. Zâkirler Sen'i zikrettikleri ve Habîbin’i zikrettikleri, zikrinden ğâfil olanlar ve Habîbin’in zikrinden ğâfil olanlar ğaflette kaldıkları müddetçe de böylece selam ve selametleri, eminlik ve üstünlükleri de ver. Onlarla birlikte bize de.” demektir.
Ebû Hureyre'nin bu salavâtının, Kâdirî, Nakşibendî, Sehreverdî, Kübrevî, Çiştî Tarîkatleri'nin imamları beş vakit namazlarından sonra bir kere yahud üç kere okunmasını vird edinmektedirler.
İtikadın tashih edilmesi, Allah ve Rasûlü'nün tanınması, yani Ma'rifet için şu salâvat-ı şerîfe her namazdan sonra 5, 7, 9, 11 kere okunur:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى عَبْدِكَ وَنَبِيِّكَ وَحَبِىبِكَ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ وَاٰلِهِ وَاَصْحَابِهِ وَالتَّابِعِينَ صَلاَةً وَسَلاَمًا نَقْرَعُ بِهِمَا اَبْوَابَ جِنَانِكَ وَنَسْتَجْلِبُ بِهِمَا اَسْبَابَ رِضْوَانِكَ وَنُؤَدِّى بِهِمَا بَعْضَ حُقُوقِهِ عَلَيْنَا بِفَضْلِكَ يَا اَللّٰهُ اٰمِينْ
“Allâhumme salli ve sellim alâ Abdike ve Nebiyyike ve Habîbike Seyyidinâ Muhammedin ve alâ ihvânihi min-en-nebiyyîne velmürselîne ve âlihi ve ashâbihi vettâbiîne salâten ve selâmen nakrau bihimâ ebvâbe cinânike ve nesteclibu bihimâ esbâbe rıdvânike ve nueddî bihimâ ba'da hukûkihi aleynâ bifadlike yâ Allâhu. Âmîn.”
Yani: “Allâhumme! Kulun, Nebîn ve Habîbin = Sevgili Dostun Efendimiz Muhammed'in, enbiyâ' ve rasullerden kardeşlerinin, âlinin, ashabının ve tâbiînin üzerine rahmetleri, eminlikleri, selam ve selâmetleri yağdır. Öyle rahmetler ve selamlar ki, onlarla cennetinin kapılarını çalalım, rahmetlerinin sebeblerini ele geçirelim ve Nebîmiz'in bizim üzerimizdeki hukuklarından bazısını ödeyelim. Fazl-u kereminle bunu kabul et ya Allâh. Ya Rabbî! Hayrı kasdettik; bize güven ver.” demektir.
11.07.2007 tarihinde üçüncü kez tashîhi tamamlanmış; içinden fazla görülen kelimeler yahud manalar çıkarılmış, lüzumlu bazı dualar, salavatlar eklenilmiştir.
Tevfîk Allah Teâlâ'dandır.
والحمد لله رب العالمين
[*]Bazıları bu iki istiâze dualarını, Fatiha için okunan “Eûzu...”dan sonra tesbîh olarak okurlar; akabinde Besmele'yle Fatiha'ya başlarlar; sahih hadislerle bu dahi sabittir.
اَللّهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ denوَمَوْلاَهَا 'ye kadar sığınış duaları, cin veya şeytanın tasallutunun giderilmesi, büyünün etkisiz hale getirilmesi, sinir sisteminin düzeltilmesi, şiddetli ağrıların kesilmesi için de okunur. Aynı zamanda sığınış duasının sonuna لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ eklenmesi şartıyla yazılıp muska olarak çocuklara takılır. İbnu Abbas radıyallâhu Teâlâ anhumâ okumalarını tavsiye eder, okumaktan aciz olanlara yazıp, muska olarak takardı.