El-A'râf 32
Helal ve haram şeyleri bilen, kendini tehlikelerden korumuştur. Şeriatin müsaade etmiş olduğu helalden istifade etmek -ifrat ve tefritten sakınmak şartıyla- dînî bir emrdir.
Nitekim şu ayet-i kerîme bu hükmü beyan eder: "De ki: Allah Teâlâ'nın kullarına çıkardığı ziyneti, temiz ve hoş rızkları kim haram etmiş? De ki: O (nlar) dünya hayatında, iman edenlere mahsustur. Kıyamet günü ise yalnız on (un hükmüne iman eden)lara mahsustur. İşte biz ayetleri bilir bir kavim için böylece izah ediyoruz." [El-A'râf 32] buyrulmuştur. Ayet-i kerîmedeki "ziynet" ve "rızk" kelimeleri çok şumüllü manadadır. Mesela hava, yemek, içmek, giymek, mesken ve bunlara hizmet eden ziraat, ticaret, sanat ve daha nice meslekler, insanın meşru haklarıdır, rızktır ve ziynettir. Bunlar aslında mü'minler için yaratılmıştır. Kafirler ise bilittibâ' bunlardan faydalanırlar. Ahirette ise nimetler yalnız ve yalnız mü'minlere mahsustur demektir. Orada kafirler nimetlerden büsbütün mahrumdurlar. Sonra bu ayet-i kerîmenin hükmü şu hadîs-i şerîften anlaşılır:
"Yiyin, için, sadaka verin, giyin; kibirlilik ve israfta bulunmaksızın (faydalanın). Çünkü muhakkak Allah Teâlâ nimetinin eserinin kulları üzerinde görülmesini sever." Yani bedenin isteği olan yemek, içmek, giymek, cinsî münasebetlerde bulunmak, bedenin -tâkati ve gücü nisbetinde olursa temizliktir.; tâkatı dışında ve iktisat kanunun haricinde olursa küllî zarardır.[7/s.196]