بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Present Perfect Continuous Tense

Present perfect continuous tense  ( geçmiş ve şimdiki zamanda devamlılık ) has/have been + Ving
 Present perfect continuous tense, geçmiş ve şimdiki zamandaki devamlılığı anlatan tensdir.
Şimdiki veya geçmiş zamanda devam eden bir işi ingilizce olarak anlatmak için present perfect continuous tense cümle kurmamız gerekir.
Present perfect continuous tense konu anlatımı
İngilizce Present perfect continuous tense tense bir işin şimdiye kadar yapıldığını ve şu anda yapılmasının devam ettiğini anlatır.
Örnek: 
I have been singing a song.
Ben şarkı söylemekteyim.     
Present perfect continuous tense ile örnekler
Barack Obama have been working as the USA President since 2008.
Barack Obama 2008'den beri Amerikan Başkanı olarak çalışmaktadır.   
It has not been raining in Konya for 3 months. 
Konya'ya 3 aydan beri yağmur yağmamaktadır.
I have been teaching English since last summer. 
Geçen yazdan beri İngilizce öğretmekteyim. 
They have been watching the Simpsons. 
Onlar Simpsons izlemekteler.
Present perfect continuous tense ile zaman zarfı 
*zaman belirten kelimeler, cümlede farklı yerlere gelebilir.
I have been working since morning. 
Sabahtan beri çalışmaktayım.
My mother has been watching TV all afternoon. 
Annem tüm öğleden sonra televizyon izlemektedir. 
The teacher has been showing us a movie today. 
Öğretmen bugün bize bir film göstermektedir. 
Tonight, the Discovery Channel has been brodcasting an historical documentary. 
Bu gece Discovery Kanalı tarihi bir belgesel yayınlamaktadır.  
  
"Present Perfect Continuous Tense”i  , “Present Perfect Tense”in karşılaştırılması
I have written.    (Present Perfect Tense)
Yazdım. 
(Yazmış bulunuyorum.)
I have been writing.    (Present Perfect Continuous Tense)
Yazmaktayım.
What have you been doing?
Ne yapmaktasın?
I have been working.
Çalışmaktayım.
Present Perfect Tense ile,
What have you done?
Ne yaptın?
Diye sorduğumuz zaman, karşımızdakinin yaptığı Işin sonucu ile ilgileniyoruz demektir. Fakat,
Present Perfect Continuous Tense ile,
What have you been doing?
Ne yapmaktasın?
Diye sorduğumuz zaman ise onun vaktini ne yaparak geçirdiğI ile ilgileniyoruz.
Bu karşılaştırmaya birkaç örnek
He has lived here for five months.    (Present Perfect Tense)
O, burada beş ay yaşadı.
He has been living here for five months.    (Present Perfect Continuous Tense)
O, burada beş aydır yaşamaktadır.    
1.    Örnekte konuştuğumuz anda, yapılan iş bitmiş bulunuyor.
2.    Örnekte ise, Iş şimdiye kadar yapılmış ve hâlâ devam etmektedir.
1. Örnek:
I have poured one cup of olive oil into the pan in order to fry potatoes.
Patatesleri kızartmak için tavaya bir fincan zeytinyağı döktüm.
2. Örnek:
I have been pouring one cup of olive oil into the pan in order to fry potatoes.
Patatesleri kızartmak için tavaya bir fincan zeytinyağı dökmekteyim.
1. Örnekte “tavaya bir fincan yağ döktüm, yetti” anlamı çıkıyor.
2. Örnekte ise “durmadan yağ koyuyorum” anlamı çıkıyor.
He has lived in İstanbul for many years.
O, birçok yıllar İstanbul’da yaşadı. (şimdi başka yerdedir.)
He has been living in İstanbul for many years.
O, birçok yıldan beri İstanbul’da yaşamaktadır. (halen İstanbul’dadır.)
Şimdi değişik örnekler yapalım.
I have been sitting in the room for an hour.
Bir saattir odada oturmaktayım.
How long have you been studying English?
Ne kadar zamandır İngilizce çalışmaktasınız?
I have been studying English for three years.
Üç yıldır İngilizce çalışmaktayım.
How long has it been raining?
Ne kadar zamandır yağmur yağıyor? (yağmaktadır?)
It has been raining for two hours?
İki saattir yağmur yağıyor. (yağmaktadır.)
How long has she been learning French?
Ne kadar zamandır o, Fransızca öğreniyor? (öğrenmektedir?)
She has been learning French since 1983.
O, 1983’den beri Fransızca öğreniyor. (öğrenmektedir.)
The baby has been crying ever since she got up.
Bebek kalktığından beri ağlamaktadır.
Burada “ever” kelimesi “since”in anlamını kuvvetlendirmektedir. Söyleyene zamanın çok uzun gibi geldiğini anlatıyor.
Present perfect continuous tense ile ilgili cümleler
I haven't been hearing you. 
Sizi duymamaktayım.  
They haven't eating meat as they are vegetarians.  
Vejeteryan olduklarından et yememekteler.  
It haven't been snowing in Antalya for 2 years.  
2 yıldan beri Antalya'da kar yağmamaktadır.  
You haven't been driving the car.  
Arabayı sen sürmemektesin.
My father has been coughing a lot lately.
Babam son zamanlarda çok öksürüyor.
The spectators have been waiting in the queue all day.
Seyirciler bütün gündür kuyrukta bekliyorlar.
Susan's eyes are wet. She has been peeling onions.
Susan'ın  gözleri yaşlı. Soğan soyuyordu.
Somebody has been eating my cake.
Birisi benim pastamdan yemiş.
He is very tired. He has been playing all afternoon.
O çok yorgun. Bütün öğleden sonra oynuyordu.
She has been sleeping since 2 p.m.
O saat ikiden beri uyuyor.
I have been reading these magazines for hours.
Saatlerdir bu mecmuaları okuyorum.
It has been snowing for five days.
Beş gündür kar yağıyor.
We have been eating nothing but bread since yesterday.
Dünden beri ekmekten başka birşey yemiyoruz.
I am very tired, I have been cooking all morning.
Çok yorgunum, bütün sabah yemek pişiriyordum.
The telephone has been ringing for two minutes, I think he is sleeping.
Telefon iki dakikadır çalıyor, sanırım o uyuyor.
You have been wearing my pullover.
Benim kazağımı giyiyorsun.
You have been driving for hours, let your son drive now.
Sen, saatlerdir araba kullanıyorsun, şimdi izin ver de oğlun kullansın.
She feels tired, she has been working all day.
O kendini yorgun hissediyor bütün gün çalışmış.
He has been studying English in school for six years, but he can't speak even a word. .
Okulda altı yıldır İngilizce çalışıyor ama bir kelime bile konuşamıyor.
You have been bathing since ten o'clock.
Saat ondan beri banyo yapıyorsun.
You haven't been bathing for days, you smell bad.
Günlerdir banyo yapmıyorsun, fena kokuyorsun.
She has been feeding the cows. That is why she is late.
İneklere yiyecek veriyordu. Bu nedenle gecikti.
She hasn't been feeding the cows for a long time. That is why they are so thin.
Uzun süredir ineklere yiyecek vermiyor. Bu nedenle bu kadar zayıflar.
It has been raining in the south for weeks.
Güneyde haftalardır yağmur yağıyor.
It hasn't been raining here for months.
Aylardır buraya yağmur yağmıyor.
You have been watching TV while I am talking to you.
Ben seninle konuşurken TV seyrediyorsun.
You haven't been listening to me while I am talking to you.
Ben seninle konuşurken beni dinlemiyorsun.
You have been living here for two years.
İki yıldır burada oturuyorsunuz.
Have you been living here for two years?
İki yıldır mı burada oturuyorsunuz?
His uncle has been drinking heavily all afternoon.
Onun amcası bütün öğleden sonra çok içti.
Her sister has been living here since 1992.  
Onun kız kardeşi 1992’den beri burada oturuyor.
Has the patient been resting in the surgery since 11 o'clock?
Hasta saat ll'den beri mi ameliyathanede dinleniyor?
The students have been doing experiments in the lab.
Öğrenciler laboratuvarda deneyler yapıyorlar.
How long have they been playing in this room?
Ne kadar zamandır bu odada oynuyorlar?
She has been using my tootbrush..
O benim diş fırçamı kullanmış.
They have been quarrelling since breakfast. 
Onlar, kahvaltıdan beridir kavga ediyorlar.
Haven't you been swimming all morning?
Sabahtan beri yüzmüyor musun?
A: Why are you so wet?    B: It has been raining outside and I’ve just arrived home. 
A: Niçin bu kadar ıslandın?   B: Dışarıda yağmur yağıyordu ve ben eve yeni geldim.
That dog has been barking for hours. 
Şu köpek saatlerdir havlıyor.
What have you been doing in the kitchen?  It’s in a mess. Have you been searching for something?  
Mutfakta ne yapıyordun? Etraf karmakarışık. Birşey mi arıyordun?
The children have been listening to the same tape for many times.
Çocuklar defalardır aynı bandı dinliyorlar.
What’s that smell? Have you been smoking?  
Bu koku ne? Sigara mı içiyordun?
The workers have been painting the same building, for weeks.
İşçiler haftalardır aynı binayı boyuyorlar.
Ahmet has cut his finger. Because he’s been peeling onious and chopping them up. 
Ahmet parmağını kesti. Çünkü soğan soyuyor ve doğruyordu.
Present perfect continuous tense ile ilgili soru cümleleri
Have you been enjoying in the party?
Partide eğlenmekte misin?
 Yes, I have been enjoying in the party.
Evet, partide eğlenmekteyim.
 Has he been waiting for the exam?
Sınav için beklemekte mi?
 No, he hasn't been waiting for the exam.
Hayır sınav için beklememekte.
  
* Soru cümleleri cevaplanırken sadece yardımcı fiil kullanılabilir:
Have they been coming by car?
Arabayla gelmekteler mi?
Yes, they have been.
Evet, gelmekteler.
Has your sister been singing a Frank Sinatra song?
Kız kardeşin bir Frank Sinatra şarkısı söylemekte mi?
 No, she hasn't been.
 Hayır söylememekte.
  
Present perfect continuous tense, ingilizce geçmiş ve şimdiki zamanda devamlılık soru cümlesi (ne, nerede, ne zaman, niye, nasıl, kim)
  
What have you been wearing today?
Bugün ne giymektesin?
I have been wearing my red dress.
Bugün kırmızı elbisemi giymekteyim.
Where has your family been going for the vacation?
Ailen tatil için nereye gitmektedir?
My family has been going to Bodrum for the vacation.
Ailem tatil için Bodrum'a gitmektedir.
Why have the scientists been doing this experiment?
Bilimadamları neden bu deneyi yapmaktalar?
Because they have been preparing a new medicament.
Çünkü onlar yeni bir ilaç hazırlamaktalar.
How have the animals been dancing at the circus?
Sirkte hayvanlar nasıl dans etmekteler?
They have been training all the day.
Onlar tüm gün eğitim almaktalar.
Who has been waiting outside?
Dışarıda kim beklemektedir?
A guest has been waiting outside.
Dışarıda bir misafir beklemekte.
  
!!! Dikkat edilecekler:
 * Present Perfect Tense tamamlanmış bir sürekliliği; Present Perfect Continuous Tense ise devam etmekte olan bir sürekliliği belirtir.
He has lived in Paris for 5 months.
Paris'te 5 ay yaşadı. (Artık Paris'te yaşamıyor.)
He has been living in Paris for 5 months.
Paris'te 5 aydır yaşamaktadır. (Hâlâ Paris'te yaşıyor.)
I have been sitting in the room for an hour.
Bir saattir odada oturmaktayım. 
How long have you been studying English?
Ne kadar zamandır İngilizce çalışmaktasınız? 
I have been studying English for three years.
Üç yıldır İngilizce çalışmaktayım.