بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

BAŞARI

B A Ş A R I

Başarı için gereken, gerçekte ne istediğini bilmek ve bu amaç için disiplinli çalışmaktır.
Başarının Tanımı ve temel bilgiler

Başarı, TDK sözlüğünde, bir işi istenilen biçimde bitirmek olarak tanımlanır. İstenilen biçim, tümüyle bireysel bir durumdur. Oysa başarı kavramını her zaman ve her koşulda bireysel olarak almak olası değildir. Çünkü başarının gerçek anlamı, bireysellikten çok daha ötelerde düşünülmelidir; toplumsal ve hatta evrensel boyutuyla ele alınması, düşünülmesi ve çalışılması gerekir. Evet, her ne kadar tüm başarıların temelini bireysel çabalar oluşturuyor olsa da, genel anlamda başarının derinliğini ve yüceliğini kavramak için, bu kavramı bireysellik ötesi olarak düşünmek gerektir.
Niçin Başarı?

İlk insandan bu yana yaşam, yaşamak ve buna bağlı her kavram, bir noktadan sonra başarı kavramıyla kesişen bir doğruda buluşmuşlardır. Yani insan yaşamı, bir şekilde başarı kavramını mutlaka kendi içinde bir yerlere oturtmak zorunda kalmıştır. Çünkü insan yaşamının belirli evrelerinde, düşünsel ya da eylemsel olsun herhangi bir şekilde birey, başarı kavramıyla tanışacak ve yaşamının ta merkezine bu kavramı yerleştirecektir. Nedendir bilinmez ama, bireyler yaşamlarını değerlendirdiklerinde, kendilerini başarılı ya da başarısız gibi bir durumun bir noktasına koyagelmişlerdir. Aslında yaşamın temel amacı, hedeflenen bir yerlere varmak olarak alınmış bir yaşam felsefesinde başarı, yaşamın ta kendisi ve merkezi olarak görülecektir çoğu zaman. Bu nedenle de her bireyin yaşamının temelinde bir şekilde (maalesef kimi zaman da haklı veya haksız olunması önemsenmeden!) başarıya ulaşmış veya başarısız olunmuş görünmenin ciddi kaygıları yer almaktadır. “Niçin başarı?” diye soru yönelteceğimiz her insan, bize doğrudan söylemese, söyleyemese de; içinden başarının, yaşamının temel gereksinimi olduğunu mutlaka düşünecektir.
İnsan ve Başarı

İnsan yaşamını başarı kavramı olmaksızın düşünmek olası değildir. Bu durum, zamanla da sınırlı değildir; teknolojik çağımızın çok öncelerine, yüzyıllar öncesine gidilse de, ki bu duruma tarih sayfalarında sıkça da rastlanacaktır, insanın yaşadığı her zamanda, her mekanda ve her koşulda “başarı” insan yaşamının ta kendisi denecek kadar önem kazanmıştır. Avlanmaya çıkan ilk insanın ailesine geri dönüşü veya dönemeyişinden tutun; (ki günümüzde dahi bu durum geçerlidir!) uzay çağı insanının akıllara durgunluk veren “geleceği planlama” amaçlı yaptığı her çalışma, “başarı” ya da “başarısızlık” kavramlarıyla özdeşleşmektedir. İnsanlığın geçirdiği her dönem ve bireylerin yaşamlarının her evresi, bu kavramlarla dopdoludur. Günümüzün sıradan bireysel yaşamlarında bile, bir günün sorunsuz geçirilebilmesi çoğu zaman “başarılı” sayılmaktadır. Bizler, başarı’yı büyük projelerin olumlu sonuçlandırılması olarak alsak da, gerçek anlamda bireysel yaşamın her anı, başarı ya da başarısızlıklarla doludur.
Başarısızlık da ne ki!

Bireysel yaşamlarımızda başarıyı yaşamlarımızın temeline öylesine yerleştiririz ki, en küçük, en basit sıradan bir başarısızlık bile kimi zaman yaşamlarımızı alt üst yetmeye yetebilmektedir. Çünkü, yaşamdan ve gelecekten o kadar çok şey istiyor, o denli büyük istek ve beklentiler içinde yaşıyoruz ki, en küçük bir isteğimizi yerine getiremeyişimizi hemen başarısızlık olarak yorumluyor ve ciddi hayal kırıklıkları yaşıyor ve hatta psikolojik sorunlara kadar götürebiliyoruz durumu! Oysa yaşamı bir bütün olarak ele aldığımız zaman, yaşamın içinde çok doğal olarak başarılar kadar başarısızlıkların da olabileceğini, bunu yaşamın bir gerçeği olarak unutmamamız gerekir. Her insanın, yaşamının her konusunda istediği her sonucu ve istediği her şeyi elde edebildiğini düşünmek ve bunun beklentisi içinde olmak ne kadar doğru ve gerçekçidir, bunun da düşünülmesi ve unutulmaması gerekir. Evet, başarı yaşamlarımızın temelinde var olan bir olgudur, ve hep bunu gerçekleştirmenin beklentisi içindeyizdir. Ancak bunun yanında, yaşamın gerçeklerinin de gözardı edilmemesi gerekir. Tabii ki her insanın her dilediğini elde etmesi istenir ve umulur. Ama bunun çok doğru ve akılcı bir beklenti olmadığı da yaşamın gerçeği olarak açıkça ortadadır. Durum böyle olunca, başarı ya da başarısızlık kavramlarını bireyler kendi öz yaşamları için değerlendirirken, objektif olmak ve durumlarını akılcı ve gerçekçi bir şekilde analiz etmek zorundadırlar.
Başarısızlık, istenilen her küçük şeyin elde edilememesi ya da istenilen her sıradan hedefe ulaşılamaması olarak değerlendirilmemelidir. Yaşamın ciddi sayılabilecek, daha doğrusu yaşamsal öneme sahip konulardaki hedeflere ulaşılması ya da ulaşılamamasını, başarı ya da başarısızlık olarak almak gerekir.
İnsan yaşamında gerçek başarının ne olduğu

Başarı ve başarısızlık kavramlarının yaşamsal konular için ciddiye ve dikkate alınması gerektiğini belirtmiştik. O zaman, insan yaşamında gerçek başarı nedir, yaşamsal öneme sahip konular hangileridir ve bireylerin başarı için yapmaları gereken şeyler nelerdir diye düşünelim. Yaşamsal nitelikli konular, ilk bakışta sanki bireylere ve zamana göre değişir gibi görünür. Ama, ciddi bir analiz yaparsak, “yaşamsal” dediğimizde, yaşamın sürdürülmesi için gerekli asgari temel koşullar ve bu koşulların gerektirdiği, zorunlu kıldığı gereksinimler olduğunu anlarız. Bunu günlük yaşamlarımızı değerlendirerek kolaylıkla örneklendirebiliriz. Günlük yaşamda her gerksinim yaşamsal değildir. İçinde yaşamak için bir konut gereklidir ve bu yaşamsal öneme sahiptir. Ama konutun büyüklüğü, mevkisi ve konumu yaşamsal değildir. Bu konuyu tartışan bir aileyi ele alalım: Doğal olarak her insan, daha iyi koşullarda yaşamak ister. Ancak sahip olduğu olanakları akılcı bir şekilde değerlendirmek ve doğru kararlar almak zorundadır. Objektif olamadan verilen yanlış kararlar ve yaşamı zorlaştıran yanlış düşünceler, o aileye çok geçmeden başarısızlık olarak tanımlanacak bir süreç yaşatabilecektir. Aslında burada başarısızlık olarak tanımlanan durum veya süreç, bireylerin yeterince akılcı ve objektif değerlendirmeler yapmadan aldıkları yanlış kararın sonucu olmuştur.
Gerçek başarı; bireylerin acısız ve sıkıntısız yaşayabilmeleridir. Doğru ve olumlu düşünebilen, yaşamı akılcı yorumlayabilen birey, olanakları ölçüsünde yaşam standardını yükseltmeye çalışmalı ve bunun için disiplinli bir şekilde öncelikle kendisine karşı ve sonra da yaşamın kendisine karşı savaşım vermelidir. Ancak bu savaşım, aklın sınırlarını zorlayacak nitelik kazanırsa, bireye sorunlar yaşatması kaçınılmazdır. Başarının, sadece nesnel yaşamın gereklerini elde edebilme olarak görülmesi en büyük yanlış olacaktır. Nesnel yaşamın önemi büyüktür ama “tek” değildir! Yaşamın nesnel boyutu kadar, düşünsel boyutunun da asla unutulmaması gerekir. Düşünce dünyamızda ne denli rahat olduğumuzu, olabildiğimizi, olmamız gerektiğini de ciddi boyutuyla değerlendirmemiz gerekir. Yaşamın tüm nesnel gereksinimlerine sahip bireylerin başarılı ve sorunsuz olduklarını, olacaklarını düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır.
Gerçek başarı, bireylerin nesnel ve düşünsel gereksinimlerinin bileşkesine ulaşabilmeleridir.

Bireysel başarıların gerekliliği ve tümel yaşama katkıları

Yaşamlarımızın büyük bir bölümü, bireysel başarılar elde edebilme düşünce ve savaşımlarıyla geçer. Bu amaçlarımıza ulaşabilmek için çoğu zaman, yaşamlarımızı bile tehlikeye atmayı göze alabiliyoruz. Çünkü genelde başarıyı yaşamlarımızın ta merkezine oturturuz. Aslında bireysel başarı, dolaylı olarak toplumsal başarı ve hatta evrensel başarının bile temelini oluşturur. Ancak bireyselliğin boyutu burada önem kazanır. Tümüyle bireyin kendi öz yaşamının detaylarını oluşturan küçük başarı hedeflerinin tümel yaşama bir katkı sağlamayacağı açıktır. Tümel yaşama katkı sağlayacak nitelikli bireysel başarılar; olgun, akılcı ve gerçekçi bireylerin yaşamlarındaki tüm başarılardır. Kendisini “her şekilde” geliştirme çabası içinde olan birey, basit gibi görünebilecek küçük başarılarıyla bile tümel yaşama katkı sağlayacaktır. Çünkü tümel yaşam, ancak yaşamın kendisini gerçek anlam ve boyutuyla anlayabilen ve algılayabilen bireyler tarafından anlaşılabilir. Tümel yaşamın ne denli öneme sahip olduğunu bilen ve bunun için çalışan ve başarılar elde etmeye çabalayanların bireysel başarıları, tümel yaşamın güzelliğine mutlaka birer katkı olacaklardır.
Başarılı olmak gerekli midir diye düşünür mü insanlar, ne dersiniz? Akılcı sorgulamalar yapabilen her birey, başarının her türüne her insanın zorunlu olduğunu bilir. Her birey kendi ölçülerine göre yaşamında birtakım başarılar elde etme çabası içinde olacaktır. Sıradan günlük yaşamdan tutun da, evrensel çok büyük amaçlara kadar her başarı, insanlığın elde etmesi gerektiğine inandığı ve hatta zorunlu gördüğü durumlardır. Çünkü yaşamda başarı olmazsa, yaşamın kendisi de olmaz; olsa da sürekliliği ciddi sorun olur! Bireyler, kimi zaman ayırdında olmadan elde ettikleri başarılarla, yaşadıkları toplumların, ülkelerinin ve hatta tüm dünyanın yararına ciddi katkılar sağlarlar. Her başarı, daha sonra elde edilebilecek bir başka başarının, belki de çok daha büyük bir başarının temelini oluşturacak güçte olabilecektir. Bu nedenle hiç bir başarıyı küçük görme hakkımız olmadığını bilmeliyiz ve her başarının bir anlamda insanlığın geleceği için çok daha büyük ve ciddi başarıların temelini oluşturabileceği gerçeğini de asla unutmamalıyız.
Tümel yaşamda elde edilmiş ve edilecek olan her bireysel başarı genel bir çerçevede değerlendirildiğinde, insanlığın bugünü, yarını ve tüm geleceğini oluşturan her olgu ve eylemin, her zaman bireylerin düşünmelerinin sonucu olduğu görülecektir. Bu saptama, tüm insanları yaşamı daha doğru algılamaya zorlar. Çünkü yaşamda hiç bir düşünce ve eylem anlamsız ve gereksiz değildir. Yaşanılan zaman ve mekana göre belki de anlamsız gibi görünen bir düşünce veya eylemin, tümel yaşam değerlendirmesinde çok daha farklı anlamlar kazanabileceği; bugün için belki de algılayamadığımız bir düşünce veya savın, belki de bir başka zaman diliminde, çok büyük ve yüce anlamlar içerebileceği gerçeğinin de unutulmaması gerekir. Dünya tarihini bu gözle, bu anlayışla değerlendirdiğimiz zaman, bu saptamanın pek çok örneğini görmemiz olasıdır. Başarı, daha çok somut anlamıyla düşünüldüğü için, soyut bir kavram olarak pek ele alınmaz. Oysa başarı, sadece nesnel yaşamda değil, düşünsel yaşamda da söz konusudur ve düşünsel dünyalarımızda ancak algıyla ayırdına varabildiğimiz ve bizleri gerçek başarılara götüren pek çok soyut düşünce sistematikleri yaşamlarımızı kolaylaştırmakta ve bizleri ciddi başarılara götürebilmektedirler. İşte tümel yaşama gerçek anlamda katkı sağlayabilecek başarılar, düşünsel dünyalarımızdaki bu soyut nitelikli başarılarımızdır.
Başarmayı “gerçekten” istemek

Başarı için gereken, gerçekte ne istediğini bilmek ve bu amaç için disiplinli çalışmaktır.
Herkes başarılı olmak ister ama herkes gerçek anlamda ve yaşam koşullarının gerektirdiği kadar çalışmayı sevmez! Başarı, insanların hep istedikleri ama ulaşmak için çok az çaba harcadıkları bir olgudur. İnsanın doğasında var olan gerçeklerden birisi de tembelliktir. İnsan yapısı buna çok elverişlidir. Bir insan başarılı olmak istediği halde, bu isteğinin gerektirdiği yoğun ve disiplinli çalışmayı neden göstermez, hep merak edilir. Burada “istemek” kavramının gerçekten tartışılması gerekir. Ne kadar istendiği ve istenme nedeni çok önemlidir. Maalesef bireylerin günlük yaşamlarında bu ciddi istemeyi çok sık görmeyiz. Gerçekten isteyen bireyler, akılcı ve disiplinli çaba ve savaşımlarıyla istediklerine çoğunlukla ulaşmışlar ve başarılı olmuşlardır. Başarıya konu olan şey ne olursa olsun, elde edilebilmesi için öncelikle ve kesinlikle bireyin bu isteğinde samimi ve gerçekten istiyor olması önemlidir. Eğer bir insan bir şeyi istiyor ve gerçekten bunun için yılmadan savaşımlar veriyorsa, mutlaka bir gün bu hedefine ulaşacak, istediği sonucu elde etmeyi başaracaktır. Başarıya, sadece başarılı olmasına gerektiğine inananlar ulaşabilirler.
Başarı’nı öte yanı...

Yaşam, başarılı olmakla biter mi? Hayır, yaşam; başarılı olmakla başlar!
G.C.Lichtenberg, felsefeyi, derin düşünmeyi şöyle ifade eder: “Her konuyu iyice derinden ele alma ve bir soruyu bin alt soruya bölme sanatı”... Bizler bir soruyu bin değilse de en azından on alt soruya bölme ve bunları özellikle de kendimize karşıt sorularla beslemek durumundayız gerçek analitik sorgulamalar yapabilmemiz için. Bunlar, yaşamlarının temeline bireysel yaşamı değil, tümel yaşamı koyabilen insanlar için söz konusudur. İnsanları başarıya götüren yol, bir süreçtir. Bu sürecin kendisi başarı olamayacağı gibi, varılan hedef ile de bu süreç sona ermeyecektir. Başarılı olunduğuna inanılan bir yaşam, daha yeni yaşanmaya başlanmış gibi algılanmalıdır. Çünkü elde edilen başarı yolun sonu değil; yolun, bir anlamda gerçek yaşamın başlangıcıdır. Başarılı olunduktan sonra, elde edilen başarı veya başarıların temel alındığı bir yaşamı düşleyebiliyor muyuz? Bu durumu hayal etmek gerçekten zor gibi görünse de, içsel dinamiklerimiz ve tümel yaşamı algılayabilme gücümüz bize bu olanağı verecektir. Yeter ki gerçek anlamda derin düşünmekten çekinmeyelim; yeter ki düşüncelerimizin boyutlarını tüm şablonlardan soyutlayalım ve yeter ki tüm düşünsel dayatmalara karşı koyabilelim...
Büyük başarılar, hedeflerin bireysellikle sınırlanmaması durumunda olasıdır.