Ez-Zümmer ayet 17-18
وَالَّذ۪ينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ اَنْ يَعْبُدُوهَا وَاَنَابُٓوا اِلَى اللّٰهِ لَهُمُ الْبُشْرٰىۚ فَبَشِّرْ عِبَادِۙ اَلَّذ۪ينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمْ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ “Onlar ki tağuta ibadet etmekten uzak kalırlar; zikir, ibadet ve dualarında sinir sisteminin bütün kıvılcımlarıyla Allah’a dönerler: İşte kendilerine müjdeler vardır. Habibim, bundan böyle söz dinleyip en güzeline uyan kullarımı müjdele. Ve onlar öyle zevatlardır ki, Allah kendilerine doğru yolu göstermiş, gösterdiği yolda yürütmüştür; ve hiç şübhesiz onlar halis ve tertemiz akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Ez-Zümmer Süresi ayet 17-18) buyrulan ayet-i kerimeyle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, imanı, ihlası, teslimi ve sevgiyi taşıyan bey’atin akabinde:
a-Allah’a itaat ederek tağutu = şirk ve müşriki, küfür ve kafiri, nifak ve münafıkı, gösteriş ve müraiyi, zulmü ve zalimi ve her türlü ma’siyeti dimağdaki akılla bırakan,
b-Rabbi’nin rızasını amaçlayarak ihlas, teslim, sevgi üzere her türlü karışımdan özleşen kalblerindeki salim akılla iman eden,
c-Allah Subhanehu ve Teala’nın isimlerini, sıfatlarını, hükümlerini, her türlü karışımdan arınan kalbi şuurla öğrenen,
d-ibadet, zikir, dua ve yalvarışa ehemniyet vermek üzere zikir ve yalvarış anında bütün kıvılcımlarıyla, müdrik akılları her türlü karışımdan süzülüp üzleşen ve maddenin iç yüzünü gören üstün şuur ve sinir sisteminin tümüyle Rabb’ine yönelen şerefli ashab-ı kiramın ve kıyamete kadar ashab-ı kirama uyarak bey’ati üzere sebat eden Mü’minleri müjdelerdi.(21/s.38)