بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

İMAN, İNANMAK

Lüğatte “İman: Güven almak, güven vermek.” manasında olunca lüğat manasına nazaran, “Rasûlullâh'ın iyiden iyiye cüzleriyle talim ettiği iman: Kesin kararla bir insanın: “İmanın altı, İslamın beş esası hak ve gerçektir, inandım.” demesiyle Allah ve O'nun Rasûlü'ne güven vermesi, Peygamber'in dili üzere Allah ve O'nun Rasûlü'nden güven alması ve
اَلمُؤْمِنُ مَنْ اَمِنَهُ النَّاسُ عَلَى دِمَائِهِمْ وَاَمْوَالِهِمْ “Gerçek Mü'min, kanları ve malları üzerinde halkın kendisine güvendiği kimsedir.” hadîs-i şerîfinin hükmünce halkın nezdinde dahi güvenilir olması.” demektir.
            اَلاِيمَانُ مَعْرِفَةٌ بِالقَلْبِ وَاِقْرَارٌ بِاللِّسَانِ وَعَمَلٌ بِالاَرْكَانِ 
“İman, kalble bilmek = hak ve gerçektir diye hükmetmek, dille ikrar etmek, dînî esaslarla amel etmektir.” diye hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere “Istılâhî ve şer'î manasına nazaran Peygamber'in ashabına öğrettiği iman: Cibrîl vasıtasıyla Peygamber'in Allah Teâlâ Cânibi'nden getirmiş olduğu dînî hükümlerin hak ve gerçek olduğunu kalben tasdik, dille dahi ikrar etmek.” diye tanıtılmaktadır.
“Tasdik, müsbet bir şeyin, kalben kesin kararla hak ve gerçek olduğuna hükmetmektir.”
            İmanın lüğat ve şer'î manası itibarıyla inanan Müslüman,
مَا مِنْ اَحَدٍ يَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ صِدْقًا مِنْ قَلْبِهِ اِلاَّ حَرَّمَهُ اللّٰهُ عَلَى النَّارِ
“Kalbinde doğruluğuna hüküm ettiği halde Allah'tan başka azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet eden hiçbir kimse yoktur ki, Allah da onu ateşe haram etmemiş = ondan ateşi uzaklaştırmamış olsun.” buyrulan hadîs-i şerîfle güven almakta ve müjdelenmektedir.