بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

TEVHİDİ İFADE EDEN AYET-İ KERİMELER

HER GÜNDE OKUNAN TEVHİDİ İFADE EDEN AYET-İ KERİMELER

Aşağıdaki takriben kırk ayet, Tevhid-i Uluhiyet ve Tevhid-i Rububiyet’i izah etmektedir. Müslüman ulemasının ittifakıyla, ihlas üzere okunursa, imanın nurları okuyanın kalbine nüfuz eder. Bunun için kalbimizde Uluhiyet ve Rububiyet Tevhidinin muhkemleştirilmesi niyetiyle şu ayet-i kerimeleri her gün okumalıyız. ( 30/s.235-356)

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ  بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

“Kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim.”

وَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحِيمُ            

1-“Sizin Mâ’bûd’nuz Zat ve Sıfatı’nda bir Mâ’bûd’dur. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Dünyada bütün mahlukatı esirgeyen Rahman’dır. Ahirette yalnız Mü’minlere rahmet eden Rahim’dir.” (El-Bakara Sûresi ayet 163) (30/s.235)

اَللّٰهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِى السَّمَاوَاتِ وَمَا فِى اْلاَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِاِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَىْءٍ مِنْ عِلْمِهِ اِلاَّ بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَاْلاَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظِيمُ لاَ اِكْرَاهَ فِى الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَىِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لاَ انْفِصَامَ لَهَا وَاللّٰهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

2-“Allah Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd, mahbub ve tanrı olmayandır. Sermedi hayat sahibidir. Varlığı bizzat Kendisiyle olup alemin tedbir ve takdirindedir. O'nu bir uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nun mülküdür. O'nun izni olmaksızın Nezdi'nde şefaat edecek kimmiş. O mah­lukunun önlerindekini ve arkalarındakini aşikâre ve gizledikleri her şeyi bilir. Kendisi'nin dilediğinden başka mahluku ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü yer ve gökleri kuşatmıştır. Yer ve göğün koruması O'na ağır gelmez. O çok âlî ve çok büyüktür. Dinde ille de inan diye zorlama yoktur. Gerçekte imanla küfür apaçık meydana çıkarılmıştır. Artık kim tâgûtu inkar ederek bıraktığı halde Allah'a iman ederse, şübhesiz o, kopmayan en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah hakkıyla işitici, kemâliyle bilicidir.” El-Bakara Sûresi ayet 255, 256) 30/s.236)

 

الٓمٓۚ  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ الْحَيُّ الْقَيُّومُۜ  نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَاَنْزَلَ التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۙ  قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ

 

3-“Elif. Lam Mim. Allah Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd, mahbub ve tanrı olmayandır. Zat ve Kemal sıfatları ile her şeye Hakim olup bütün varlıklar O’nunla kâimdir. Allah Teâlâ Kur’an’ı önündeki kitabları da tasdik edici olarak hak ile Sana indirdi. Daha önce de insanlara hidayet için Tevrat’ı İncil’i indirmiştir.” (Al-i İmran Sûresi ayet 1,2,3,4) (30/s.237)

 

 

هُوَ الَّذ۪ي يُصَوِّرُكُمْ فِي الْاَرْحَامِ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

4-Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendirir. O öyle ali Zat’tır ki, O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. O, mülkünde yegane ğalib, işlerinde hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Sûresi 6.ayet) 30/s.238)

 

شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِماً بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ

5-Allah, delilleri dikip ayetleriyle açıklayarak Kendisi’nden başka hiçbir tanrı olmadığına şehadet etti. Melekler de bilfiil ikrarla, alimler de adaleti dimdik ayakta tutup O Mukaddes Zat’tan başka hiçbir mâ’bûd olmadığına ve hakikaten o Zat-ı Akdes’in mülkünde ğalib, hüküm ve hikmet sahibi olduğuna şehadet ettiler.(Al-i İmran Sûresi Ayet18) 30/s.239)

Al-i İmran Sûresi’nin 18. Ayet-i kerimesinde ilmi Tevhid beyan edildiği gibi 16 ve 17. Ayet-i kerimelerinde de ameli Tevhid açıklanmaktadır. Zira takva: şirk ve küfürden imana, Allah Teâlâ’nın yasakladığı şeylerden emrlere, nifak ve riyadan ihlasa sarılmaktır.

Allah Teâlâ’nın Varlığı’na, Birliği’ne inanan muvahhid takva sahibi Mü’min, yedi hasletiyle ameli Tevhidini gerçekleştirir. İş vasıflar şöyle sıralanır:

1-İmanıyla birlikte hasbelbeşer bir günah işlediği vakitte derhal günahlardan pişmanlıkla tevbe ederek mağfireti dilemektir.

2-Gerek umumi belanın gelişinde, gerekse günahların arzusu bedene hükümran olduğu zamanlarda ve gerekse farz ve vacibleri yerine getirmekte gelen engelleyici tembellik gibi belalara göğüs açarak tahammül göstermektir, yani taat ve ibadetin icrasına ehemmiyet vermekten ibaret sabırdır.

3-Korku ve kınamaya aldırış etmeksizin inandığı gibi söylemek, söylediği gibi yaşamakla özü sözü birleşen sıdk yani sözde doğruluk, alışverişte dürüstlüktür.

4-Allah Teâlâ yahud O’nun Rasulü’nün yasak ettiği şeylerden uzak kalıp boyun eğmek, emrettiği şeyleri gücünün yettiği kadar yerine getirmektir yani bıkmadan taat ve ibadetin icrasıdır.

5-İlim ve servetten, az çok, Allah Teâlâ’nın emrettiği yerlere harcamaktır; zekat, sadaka ve vakıflar gibi

6-Seher vaktinde zikir ve istiğfarda bulunmaktır.

7-Güzel ahlaka bürünüp iş bu altı haslette sebat ve devam etmektir.

İlmi Tevhid ise, enfüsi yani nefsimizde merkezlenen delilleri, afaki yani nefsimizin haricindeki şu kainatta dikilen delillerde düşünmek, Rabb’ini tasdik etmek = birlemek şartıyla Kur’an’ın ayetlerinin hükümlerini öğrenip inanmak yani doğru ve her zamanda geçerli olduğuna hüküm etmektir.

Kendisinde bu iki Tevhid gerçekleştiği andan itibaren şeytan ve habis ruhlar ondan kaçar, Rahmani ruhaniler de kendisine boyun eğer. (30/s.239)

 

وَمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّا اللّٰهُۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

6-Ve Allah’tan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Şübhesiz O Allah, her şeye ğalibtir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Sûresi ayet 62) (30/s.240)

 

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ وَمَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ حَد۪يثاً۟ 

7-Allah, Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd olmayan Zat’tır. Zatım’a andolsun hiç şübhesiz içinde şübhe olmayan kıyamet gününde sizi toplayacaktır. Allah’tan daha doğru söz söyleyen kimdir ki? (En-Nisa Sûresi ayet 87) (30/s.240)

 

لَقَدْ كَفَرَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ ثَالِثُ ثَلٰثَةٍۢ وَمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّٓا اِلٰهٌ وَاحِدٌۜ

8-Allah üç ilahtan üçüncüsüdür diyenler, elbette kafir olmuşlardır. Halbuki Allah’tan başka herhangi bir mâ’bûd yoktur. (El-Maide Sûresi ayet 73) (30/s.241)

 

ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَك۪يلٌ 

9-İşte bu ali vasıflara sahip olan Rabb’iniz Allah’tır. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Her şeyi yaratan O’dur. O halde O’na kulluk = ibadet edin. O her şeye karşı güvenilecek bir vekildir. (El-En’am Sûresi ayet 102)

Yani bir zatın mâ’bûd olabilmesi için her şeyi yaratmaya, yaşatmaya muktedir olması gerekir. Allah’tan başka böyle şümullü bir ilim, irade ve iktidar sahibi olamaz. Kendisi ibadete müstehaktır, başkası değil, demek istenilmektedir. (30/s.241)

 

اِتَّبِعْ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ وَاَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِك۪ينَ

10-Rabb’in tarafından Sana vasfolunan hükümlere tabi’ ol, ki O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Allah’a ortak koşanlardan yüz çevir. (El-En’am Sûresi ayet 106) (30/s.242)

 

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنّ۪ي رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ جَم۪يعاًۨ الَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۖ

11-Rasulüm de ki: Ey insanlar! Gerçekte Ben sizin hepinize gelen, Allah’ın peygamberiyim. O öyle Rabb’dir ki, icad ve imdad olarak yer ve göklerin tasarrufu O’nundur. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur, öldürür ve diriltir. (El-A’raf Sûresi ayet 158)

Yani burada da ibadete müstehak olmabilmenin şartı, kendisine tapınılan zatın, yer, gök ve içindekilerde mutlak tasarruf etmesidir. Başka hiçbir şuretle tapılmaya hiçbir şey müstehak olamaz demektir. (30/s.242)

 

وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُٓوا اِلٰهاً وَاحِداًۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

12-Halbuki onalar da ancak Zatı’nda ve Sıfatı’nda Birtek olan Mâ’bûd’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Çünkü Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yok. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden tamamen münezzehtir. (Et-Tevbe Sûresi ayet 31) (30/s.243)

 

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

13-Ey RAsulüm, eğer Senden yüz çevirirlerse = Sana iman etmezler ve emrlerini dinlemezlerse de ki: Bana Allah yeter, O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Ben ancak O’na güvendim, O’na dayandım. Ve O, büyük Arş’ın sahibidir. (Et-Tevbe Sûresi ayet 129) (30/s.243)

 

حَتّٰٓى اِذَٓا اَدْرَكَهُ الْغَرَقُۙ قَالَ اٰمَنْتُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا الَّـذ۪ٓي اٰمَنَتْ بِه۪ بَنُٓوا اِسْرَٓائ۪لَ وَاَنَا۬ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ 

14-Fir’avn da nihayet denizde boğulmaya başlayınca: İsrail Oğulları’nın Kendisi’ne iman ettikleri Ulu’dan başka hiçbir mâ’bûd olmadığına ben de inandım. Ben de O’na teslim olanlardanım, dedi. (Yunus Sûresi ayet 90) (30/s.243)

 

فَاِلَّمْ يَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّـمَٓا اُنْزِلَ بِعِلْمِ اللّٰهِ وَاَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

15-Yok eğer yardıma çağırdınız kimseler size ey müşrikler cevab veremedilerse, artık bilin ki, Kur’an ancak Allah’ın ilmi ile indirilmiştir ve O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Artık Müslüman oluyor musunuz? (Hud Sûresi ayet 14) (30/s.244)

 

قُلْ هُوَ رَبّ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ مَتَابِ

16-De ki: İcadı ile mahluku var eden, imdadı ile yaşatan, kudreti ile belli bir kanuna, nizama tabi’ tutan Ali Cenab, Benim Rabb’imdir. Zararı defetmekte, faideleri celbetmekte, ibadete müstehak olmakta Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Bundan böyle Ben de Kendisi’ne dayandım, tevbeye dönüşüm de sadece O Ali Zat’adır. (Er-Rad Sûresi ayet 30) (30/s.244)

 

يُنَزِّلُ الْمَلٰٓئِكَةَ بِالرُّوحِ مِنْ اَمْرِه۪ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ٓ اَنْ اَنْذِرُٓوا اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاتَّقُونِ

17-Allah iradesinden vahyile Cebrail’i, kullarında dilediği peygamberlere indirip: Şu gerçeği insanlara bildirin, buyurur: Ben’den başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Onun için Ben’i severek ibadet edin, Ben’den korkarak yasaklarımı bırakın, isyan etmeyin. (En-Nahl Sûresi ayet 2) Yani dinin temeli Tevhid ve takva olmak üzere iki şeydir. Her şeyden önce Zat-ı Akdes Teâlâ’nın Tevhidine inanmak ve gereğince de takva sahibi olmak gerekir. Takva da, günahlardan korunmak itibarıyla ibadettir. Kul Rabb’ini sevmekle O’na ibadet eder, korkmak sebebiyle de itaat eder. (30/s.245)

 

وَاِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَاِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَاَخْفٰى اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى

18-Sen Allah’a ettiğin dua ve zikirle sesini yükselten, bil ki Allah bundan müstağnidir. Çünkü Allah gizliyi de bilir, kalbdekini de. Allah O’dur ki, Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur. En güzel isimler = Esmau-l-Hüsna O’nundur. (Taha Sûresi ayet 7,8) (30/s.246)

 

وَاَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِـعْ لِمَا يُوحٰى اِنَّـن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي

19-Ey Musa Ben, seni peygamberliğe seçtim. Şimdi sana vahyolunacak şeyleri dinle: Gerçekte Ben Allah’ım Ben. Ben’den başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Onun için Ban’a ibadet et ve Ben’i anmak için namaz kıl.(Taha Sûresi ayet 13.14) (30/s.246)

 

اِنَّـمَٓا اِلٰهُكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ وَسِعَ كُلَّ شَيْءٍ عِلْماً

20-Ancak sizin Mâ’bûd’unuz Allah’tır. O öyle Ali Zat’tır ki, Kendisi’nden başka hiç mâ’bûd yoktur. Ve O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.(Taha Sûresi ayet 98) (30/s.246)

 

وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا نُوح۪ٓي اِلَيْهِ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدُونِ

21-Sen’den önce göndermiş olduğumuz hiçbir peygamber yoktur ki kendisine şöyle vahyetmiş olmayalım: Gerçek şu ki Ben’den başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Onun için Ban’a ibadet edin.(En-Enbiya’ Sûresi ayet 25) (30/s.247)

 

وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِباً فَظَنَّ اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَۗ اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَۚ 

22-Zünnun’u=Balık Sahibi’ni = Yunus’u da hatırla. Hani o, dinini kabul etmeyen kavmine öfkelenerek gitmişti de, kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken yutulduğu balığın karnındaki karanlıklar içinde: “Sen’den başka hiçbir mâ’bûd yoktur, Sen’i bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekte ben kendi nefsine zulmedenlerden oldum” diye naz-u niyazda bulunmuştu. (El-Enbiya’ Sûresi ayet 87) (30/s.247)

 

فَتَعَالَى اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَر۪يمِ  وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَۙ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِه۪ۙ فَاِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّه۪ۜ

23-Mutlak olarak hak ve mülk sahibi olan Allah, boşuna yaratmaktan = çocuk edinmekten = bütün noksanlıklardan münezzehtir, çok yücedir. Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur, kerim olan Arş’ın Rabb’idir. Her kim Allah ile beraber diğer bir ilah’a, -onu isbat edecek bir delili olmamasına rağmen- ibadet ederse, onun cezası ancak Rabb’inin katındadır. (El-Mu’minun Sûresi ayet 116-117) (30/s.248)

 

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

24-Allah, Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd olmayandır, büyük Arş’ın Rabb’idir. (En-Neml Sûresi ayet 26) (30/s.249)

 

وَهُوَ اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَهُ الْحَمْدُ فِي الْاُو۫لٰى وَالْاٰخِرَةِۘ وَلَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

25-Yalnız kaldığımda Kendisi’nden korktuğum, sebebini bilmediğim halde Kendisi’ni sevdiğim, belanın tolusuna yakalandığımda Kendisi’ne yalvardığım, Varlığı’nı düşündüğümde inkar edemediğim, Kendisi’ne vasıfları toplayan O Ali Varlık, Allah’tır. Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Dünyada ve ahirette hamd-u senalar = en güzel ve üstün övgüler O’na mahsustur ve her şeyde geçerli hüküm de O’nundur. Nihayet döndürülüp O’na götürüleceksiniz. (El-Kasas Sûresi ayet 70) (30/s.249)

 

وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

26-Sakın haa! Allah ile beraber başka bir mâ’bûda ibadet etme! O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. O’nun Zatı’ndan başka her şey yokluğa mahkumdur. Geçerli hüküm ancak O’nundur ve öldükten sonra hep O’na döndürüleceksiniz. (El-Kasas Sûresi ayet 88) (30/s.249)

 

هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّٰهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ

27-Size gökten ve yerden rızk verecek Allah’tan başka bir yaratıcı var mı? O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. O halde hangi yönden imandan küfre çevriliyorsunuz? (Fatır Sûresi ayet 3) (30/s.250)

 

اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ

28-Zira şübhesiz onlara: Allah’tan başka hiçbir mâ’bûd yoktur, denildiği zaman baş kaldırıyorlardı. (Es-Saffat Sûresi ayet 35)

Yani kafirlerle Allah Subhanehu Teâlâ’nın Rububiyeti’nden bahsedildiği zaman, çepeçevre gördükleri sebebleri müessir sanarak şaşkın şaşkın ……… “La ilahe illallah” diyenlere bakıp alay edercesine kafalarını dikiyorlardı. (30/s.250)

 

قُلْ اِنَّـمَٓا اَنَا۬ مُنْذِرٌۗ وَمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّا اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۚ 

29-Ey Rasulüm de ki: Ben ancak korkuyu = cehennem azabını haber veren bir peygamberim. Zatı’nda ve Sıfatı’nda Birtek, kahredici olan Allah’tan başka asla herhangi mâ’bûd yoktur. (Sad Sûresi ayet 65) (30/s.251)

 

ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ

30-İşte Rabb’iniz olan Allah! Mülk O’nundur; O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Böyleyken O’na ibadet etmekten nasıl çevriliyorsunuz? (Ez-Zümer Ayet 6) (30/s.251)

 

غَافِرِ الذَّنْبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ شَد۪يدِ الْعِقَابِ ذِي الطَّوْلِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ اِلَيْهِ الْمَص۪يرُ

31-O günahları bağışlayan, tevbe kabul eden, azabı şiddetli olan, ihsan sahibi Allah’tandır ki, Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur; dönüş ancak O’nadır. (El-Mu’min Sûresi ayet 3) (30/s.251)

 

 

ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ

32-İşte yüce vasıflarında ortağı bulunmayan bu Allah, Rabb’inizdir, her şeyi yaratandır. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. O halde Allah’a ibadet etmekten dönüp putlara nasıl çevriliyorsunuz? (El-Mu’min Sûresi ayet 62) (30/s.252)

 

هُوَ الْحَيُّ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۜ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

33-Ebedi hayat sahibi ancak O’dur. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. O halde ibadeti O’na halis kılarak Kendisi’ne şöyle dua edin: Hamd-u senalar=ezelden ebede kadar en güzel ve üstün övgüler alemlerin Rabb’i olan Allah’a mahsustur. (El-Mumin Sûresi ayet 65) (30/s.252)

 

رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۢ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ  لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۜ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ 

34-O, göklerin ve yerin ve bütün aralarındakinin Rabb’idir. İcadı ile yaratmış, imdadı ile belli nizama tabi’ tutmuştur. Ey Mekkeliler, göklerin ve yerin Rabb’inin Allah olduğuna eğer gerçekten inanıyorsanız, bilin ki Muhammed de O’nun peygamberidir. O’ndan başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Hem diriltir, hem öldürür. Hem sizin Rabb’inizdir, hem de evvelki atalarınızın Rabb’i. (Ed-Duhan Sûresi ayet 7,8)

Yani hepinizi icadı ile var etmiş, imdadı ile yaşatmış, kemale erdirmiş, rızkını verir, hayat levazımlarını imdadına koşturur, tedricen kemale erdirir, dilediği vakitte sizi öldürür, tekrar diriltir, haşre gönderir, mükafatlandırır, ya da cezalandırır demek istenilmektedir. (30/s.252)

 

فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟

35-Allah’tan başka hiçbir mâ’bûd olmadığının bilgisi üzere sebat et. Bir de kendi günahına ve Mü’min erkeklerle Mü’min kadınlara mağrifet dile, Allah dünyada dolaştığınız yeri de bilir, ahirette duracağınız yeri de. (Muhammed Sûresi ayet 19) (30/s.253)

 

 

 

 

هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ   هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَز۪يزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ  هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۜ يُسَبِّـحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

36-Azameti zihnimde devam etmekte olan ve aklımın inkar edemediği Ulu Varlık Allah’tır. O öyle Ulu’dur ki Kendisi’nden başka asla hiçbir mâ’bûd yoktur. Gizli olan manayı da, aşikar olan madde alemini de bilir. O, iyilerin, kötülerin, dünyada her canlının rızkını veren Rahman’dır. Ahirette ise iamnalılara lütuf ve merhametini veren Rahim’dir. Azameti zihnimde devam etmekte olan ve aklımın inkar etmediği Ulu Varlık Allah’tır. O öyle Ulu’dur ki Kendisi’nden başka asla hiçbir mâ’bûd yoktur. Maddi manevi bütün alemin Ulu Hükümdarı’dır. Zatı’nda, Sıfatı’nda tertemiz Mukaddes’tir. Selameti veren Selam’dır. Mahlukuna güven verendir. Güven verdiği mahlukunu koruyandır. O, hüküm ve hikmetiyle ğalibdir. Mahlukun halini kemaliyle salaha erdiren ve kırıkları kaynaştırandır. Ululuğu’nu izhar edendir. Allah, müşriklerin Kendisi’ne katmakta oldukları her ortaktan münezzeh ve beridir. Azameti zihnimde devam etmekte olan ve aklımın inkar edemediği Ulu Varlık Allah’tır. Mahlukunu hiçlikten var edendir. Var ettiği mahlukuna biçim verendir. Yarattığı mahlukunun cins olarak, nevi’ olarak, ferd olarak onunla tanınacağı suret ve simayı verendir. Kendisi’ne mahsus güzel isimleri vardır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu teşbih ve tenzih eder. Ve o Mukaddes Zat, mülkünde ğalib, tasarrufunda hikmet ve hüküm sahibidir. (El-Haşr Sûresi ayet 22,23,24) (30/s.254-255)

 

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

37-Allah Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd olmayandır. Bundan böyle   hakikaten Tevhid Dini’ne inananlar, Kendisi’ne güvenip dayansınlar. (Et-Teğabun Sûresi ayet 13) (30/s.256)

 

رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَك۪يلاً

38-O Mukaddes Zat, doğunun da, batının da, mahlukunu hiçlikten var eden, idare eden, kemale erdiren, yaşatan, yeşerten Rabb’idir. Kendisi’nden başka hiçbir mâ’bûd yoktur. Öyleyse Kendisi’ne güven bağlayarak O’nu vekil edin.(El-Müzemmil Sûresi ayet 9) (30/s.256)

 

TEVHİDİ İFADE EDEN AYET-İ KERİMELER

Bakara Sûresi ayet 163, Bakara Sûresi ayet 255, 256, Al-i İmran Sûresi ayet 1,2,3,4, Al-i İmran Sûresi 6.ayet, Al-i İmran Sûresi Ayet18, Al-i İmran Sûresi ayet 62, Nisa Sûresi ayet 87, El-Maide Sûresi ayet 73, El-Maide Sûresi ayet 73, El-Maide Sûresi ayet 73, El-En’am Sûresi ayet 102, En’am Sûresi ayet 106, A’raf Sûresi ayet 158, Et-Tevbe Sûresi ayet 31, Et-Tevbe Sûresi ayet 129, Yunus Sûresi ayet 90, Hud Sûresi ayet 14, Er-Rad Sûresi ayet 30, En-Nahl Sûresi ayet 2, Taha Sûresi ayet 7,8 , Taha Sûresi ayet 13,14, Taha Sûresi ayet 98, Enbiya’ Sûresi ayet 25, Enbiya’ Sûresi ayet 87, Mu’minun Sûresi ayet 116-117, Neml Sûresi ayet 26, Kasas Sûresi ayet 70, Kasas Sûresi ayet 88, Fatır Sûresi ayet 3, Saffat Sûresi ayet 35, Sad Sûresi ayet 65, Zümer Ayet 6, Mu’min Sûresi ayet 3, Mu’min Sûresi ayet 62, Mumin Sûresi ayet 65, Duhan Sûresi ayet 7,8, Muhammed Sûresi ayet 19, Haşr Sûresi ayet 22,23,24, Teğabun Sûresi ayet 13, Müzemmil Sûresi ayet 9