Mü'minler ancak birbirine kardeştirler
"Mü'minler ancak birbirine kardeştirler... " [El-Hucurat 10]buyrulmuştur. Hiçbirisi diğerine esir değildir toptan Allah'a esirdir, O'na hizmetçidir, ahkamına bağlıdır. Kendi nefsini koruduğu gibi mümin kardeşini de korur . İşte hürriyet .. Demek Hakka esir olduktan sonra insan ahiretteki kurtuluşa nazaran hürdür.
"Müslim müslimin kardeşidir. Ona zulmetmez ve (onu düşmanın eline) teslim etmez." buyrulan hadis-i şerife binaen mümin, kardeşini yalnız bırakmaz. Efendi kölesini, o da onu, patron işçisini, o da onu, amir memurunu terk edemez. Hülâsa her biri diğerinin dinine, hayatına, namus ve haysiyetine, itikad ve mülküne, mezheb ve fikrine bekçidir. Her biri diğerinden sorumludur. Her birisi kardeşinin hakkını kendi hakkından daha evvel tercih etmekle kardeşini serbest hayata kavuşturmaya çalışır. En takva insan bile son nefesinden haberdar olmadığı için takva sahibi olmayanı nefsinden üstün tutar.Bu tutumla gayrını hürriyete kavuşturur. Dolayısıyla kendisi mutlak serbestiyette bulunur. En güzel ifadeyle "Müslim müslimin kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz." Vicdan hürriyeti de bununla meydana gelir Aksi takdirde vicdan olmaz ki hürriyet söz konusu olabilsin. Demek kendi namusunu koruduğu gibi mü'min kardeşinin canını, namus ve malını korumayan vicdansızdır. zalimdir, fâsık ve âsidir ve bu nispette esirdir.
Netice-i meram şu ki din olmaksızın insan hürriyet ve esaretin aralarındaki inceliği kavrayamaz. Çünkü herkes kendi hissine göre bir hürriyeti ortaya koyar. Bu takdirde hürriyetsizlik meydana gelir. Öyleyse bir milletin hürriyeti din, silah ve ilme bağlıdır. Bunlardan birisinin yokluğunda derhal esaret hákim olur. Din birliği, ilim birliği, fikir birliği, güç ve ittifak birliği milleti hákim kılar. Unutmuyoruz ki Islam dini başka din mensublarını müslüman olmaya icbar etmez . Ancak onların Islam dinine karşı gelmelerini engeller. Cihad da buradan meydana gelir. Yani mücahid, müslüman, tecavüz eden gayrı müslime tebliğ eder. Tebliği kabul etmez ve Islam dinine saldırırsa bilmecburiyye el kaldırır. Bu şeref ve meziyet Islama mahsus bir şiardır. Bir milletin hürriyete kavuşabilmesi için beş şart var:
1-İ'tisamdır. “...Allah'a (fiilen itikaden hükmüne) sarılın O sizin Mevlâ'nızdır.”( el Hac 78) mealindeki ve benzeri ayetlerden iktibas edilmiştir.
2-Fürû'da ihtilaf olsa bile usulde ittifak etmek ve tefrikadan korunmaktır. Demek fürû'daki ihtilaf değil, iftirak yasaklanmıştır. Bu hüküm şu ayetten anlaşılir."Hepiniz, toptan, sımsıkı Allah'ın ipine (hükmüne)sarılın parçalanmayın." [Âl-i İmran 103]
3-Özü, sözü ve fiili birleşmiş takva sahibleriyle beraber olmaktır. Yani onları vesile edinmektir. Bu hüküm de "Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun." [ Et-Tevbe 119] mealindeki ayet-i kerimeden anlaşilır.
4-Büyük günahları terk etmek, farz ve vacibleri yerine getirmekten ibaret takva üzerinde bulunmaktır. Nitekim bu hüküm de “Binaenaleyh müslüman olmaktan başka hiçbir süretle can vermeyin." [El-Bakara 132] mealindeki ayet-i kerimeden anlaşılır.
5-Emr-i ma'rûfu bildirmek ve Allah'ın yasaklarından sakınmakla sakındırmaya çalışmaktır.
"Kim şeriate muhalif hareketleri görürse eliyle onu değiştirsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle nasihat etsin Eğer buna da gücü yetmezse (fiilen fısk ve isyanı ve âsi ve fâsıkları terk etmekle) kalbiyle Nefret etsin bu da imanın en zayıf derecesidir.” [7/s.360-361]