بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Vesvesenin Giderilmesi İçin Okunacak DUA

VESVESELERİN GİDERİLMESİ İÇİN DUA
 Ne olursa olsun bütün vesveselere karşı yirmi yedi kere:

سُبْحَانَ اللّٰهِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْخَلاَّقِ اِنْ يَشَاْ يُذْهِبْكُمْ وَيَاْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ وَمَا ذَالِكَ عَلَى اللّٰهِ بِعَزِيزٍ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ

 “Subhânallâh -il- Melik -il- Kuddûs -il- Hallâk, in yeşe' yüzhibkum ve ye'ti bi halkin cedîd ve mâ zêlike Alallâhi bi azîz. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâh-il'Aliyy-il'Azîm.” okunur, göğse üfü­rülür.

Yani: “Zat ve Sıfat itibarıyla pak ve münezzeh, çokça yaratıcı Ulu Allah Teâlâ'yı tenzih ederim. Dilerse sizi giderir; yerinize yeni mahluku getirir: Bu iş aslâ Azîz olan Allah'a ağır gelmez. Âli ve Azîm Allah Teâlâ'dan başkasıyla günah işlemekten, zararlı şeylerden dönüş ve taat ve ibadet yapmak gücü aslâ yoktur” demektir.
Ayet-i kerîmede:

اِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ اِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ

“Gerçek şu ki, iman edenler ve Rabb'lerine cidden güvenip dayananlar üzerinde insî ve cinnî şeytanların hiçbir hâkimiyeti yoktur; onun zoru ancak Allah'ın emrini bırakıp isyan etmekle onu yâr edinmekte olanlara ve onu Allah'a eş koşanlar üzerinedir.”

buyrulduğu üzere bir Mü'min büyük günahları terk ettiği halde farz ve vâciblerini ikmal etmek şartıyla bu eserde tayin ettiğimiz Hizb-i A'zam, korunaklar ve vakit dualarını okursa, şeytan kaçar, cin ve büyücüler o kimseyi etkisi altına ala­maz.

Zira şeytanın tasallutu; inanmayan, bü­yük günah işleyen, zikir ve duaları terk edenlere mahsustur. Bir Mü'min, Allah Teâlâ'nın ya­ratıcı, sonsuz ilim ve kudret sahibi, koruyucu sıfatlarına ve şeytanın da İlâhî ğazaba uğrayan âciz bir mahluk olduğuna ve Allah Teâlâ'
nın kudretine karşı hiçbir şey olmadığına inandığı halde istiâzeyi çadır, kendini de direk yaparak:

اَعُوذُ بِاللّٰهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ وَهَمْزِهِ

“Eûzu Billâh-is-Semîi-l-Alîmi min-eş-şeytân-ir-racîm ve nefhıhi ve nefsihi ve hemzihi.”

diye okursa, şeytan kendisinden kaçar; büyü tesir etmez.

Yani “Kovulmuş şeytandan, şişirmesinden, üfürmesinden ve dürtüşünden, herşeyi bilmek ve her avazı işitmek vasfında olan Allah Teâlâ'nın Zâtı'na sığınırım.” demektir.

İnanılması şartıyla, sevgi, teslim ve ihlas üzere rabıtayla Allah Teâlâ'nın dostlarına gönül bağlayan kimselere de cin musallat olmaz, şeytan kaçar.
            Dostumsun Yemen'desin kucağımdasın
            Dostum değilsin kucağımdasın Yemen'desin
Amma ayet-i kerîmede:        وَمَنْ يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَرِينًا فَسَاءَ قَرِينًا


“Ve şeytan kime arkadaş olursa, ne fena bir arkadaş olur.”
diye buyrulduğu üzere Allah'ın yaratıcı, sonsuz ilim ve kudret sahibi, koruyucu sıfatlarına inanmayan yahud inandığı halde büyük günahlardan sakınmayan, ken­disi şeytan olur; şeytan şeytanı kovamaz, sürekli kedi köpek gibi boğuşur.