بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Hadis-i Şerif

H.4- “…………………………… “Sizden birinizin suretlenme ve teşekkülatı, annesinin karnında kırk günde toplanır. Bu kadardan sonra alaka olur. Bu kadardan sonra et çiğnemi olur. Sonra Allah Teâlâ ona dört kelimeyi yazması için bir meleği gönderir. Yani rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olmasını yazar. Sonra ona ruh üfürülür. Kendisi’nden başka hiçbir ilah olmayana yemin ederim ki, sizden biriniz cennetliklerin amelini işler, işler. Ta ki onunla cennet arası bir zira’dan başka kalmaz. Ne bakarsın ki, kitab ondan önce geçmiş olur; derken tekrar ateşliklerin amelini işler. Ve nitekim ona girer. Ve gerçekte sizden biriniz ateşliklerin amelini işler, işler. Ta ki onunla ateş arasında bir arşından başkası kalmaz. Ne bakarsın ki, kitab ondan önce geçmiş olur; derken tekrar cennetliklerin amelini işler. Ve nitekim ona girer” hadis-i şerifinde  edildiği üzere insanın bedeni yaratılmadan önce ruhları kudsi huzurda idiler.
Kudsi huzur, dünyada insanın gözünün görmediği, kulağının işitmediği ve hiçbir zaman düşünemediği türlü zikir sesleri, ruhları okşayan nağmeler, güzel kokular, çayır, çimen ve her türlü nimetlerle dopdoluydu.
Anne rahminde insanın bedeninin şekillenmesi tamamlanınca, Allah Teâlâ’nın hüküm ve takdiriyle kudsi huzur denilen asli vatandan ruhlar iniş yaptılar; kekliğin kafese girdiği gibi beden kafesi içerisine girip nefsle birleştiler. Demek insan, ruh ve bedenden ibarettir.

Halihazırda artık ruhlar beden kafesi içerisinde nefsle birlikte ğurbet diyarında imtihan olunmaktadırlar; inanan ve inancına göre yaşayan ruhlar, öldükten sonra asli vatan kudsi huzura yani cennete girecekler; İslam Dinine inanmayanlar ise yolda cehennemde kalacaklardır. [36/s.6-7]